25 Kasım’da kadınlara bir çağrı: Jin, jiyan, azadi

Toplumsal sorunların çözümünü kadının kurtuluşunda gören kadınlar, demokratik-ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma temelinde örgütleniyor. Özgürlüklerini Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünde bularak, tecridin hemen şimdi derhal kaldırılmasını istiyor.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Erkek egemen sistemin kurulmasıyla birlikte kadınlar yüz yıllardır sistematik bir şiddet sarmalının içinde. Tarihin her döneminde cinsel, fiziksel, sınıfsal şiddete maruz kalan, baskı altına alınmaya çalışılan kadınlar, yaşadıklarına itiraz yolunu seçti ve direndi. Kadınların mücadelesi aynı zamanda eşit yurttaş olma mücadelesinin de bir tarihi oldu.

Kadınları evlere hapsederek kamusal alandan dışlamaya çalışan ve dini inançlarla bunu organize eden sistem kadınlık rollerini de her döneme uygun olarak yeniden ve yeniden üretiyor. Kadınlar kendi yönetimlerinin devamcısı olarak görülürken annelik rolü üzerinden kadınlara değer biçiliyor.

Hakiki ve haklı bir neden

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar, kadının rollerini ve toplumsal dönüşümün nasıl yaratılacağını, birlikte mücadelenin olanaklarını konuşuyor. Tam da bu noktada bugün birçok ülkeye yayılan ‘jin, jiyan, azadi’ sloganının kadınları ortaklaştırdığı görülüyor. Türkiye’den Irak, İran, Hindistan ve Avrupa’ya kadınlar 25 Kasım’da erkek devlet şiddetine karşı sokağa çıkmaya hazırlanıyor. Erkek şiddetine karşı ‘jin, jiyan, azadi’ sloganıyla sözlerini söylemeye hazırlanan kadınlar, ‘kadın devrimi yüzyılı’ iddiasıyla mücadeleyi yükselttikleri yüzyılda başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın tün noktalarındaki savaş ve çatışmalara işaret ediyorlar. Faşizmin kadın karşıtlığı üzerinden yükseldiğini belirten kadınlar, işte tam da bu noktada savaş gerçekliğine vurgu yaparken, bugün özelde Kürt sorunu olarak tanımlanan ama artık tüm halkların sorunu olarak tarif edilen Kürt sorununa ve bu sorunun içinde erkek devletin şiddetinin hedefi haline gelen kadınlara dikkat çekiyorlar.  Kadınları bu yüzden Kürdistan’da hayata geçirilecek bir barış süreci ilgilendiriyor. Bu yüzden 25 Kasım’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün istenmesinin önemli ve çok hakiki haklı bir nedeni var.

Direndikleri için hedef oluyorlar

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, “Kadınlık fiziksel değil toplumsal bir olgudur” belirlemesi kadının salt fiziksel bir olay olmadığını ortaya koyarken, kadın olmanın yaratıcı yaşamın tüm yanlarını tarif ettiğini gösteriyor. Kadının toplumsal inşada rolüne dikkat çeken Abdullah Öcalan, “Varlığı imhayla karşı karşıya olan bir gerçekliğin ilk sorunu özgürlük değil, öncelikle varlığını korumak ve bu mümkün olduğu ölçüde iç içe özgür kılmaktır. Varlığı olamayanın özgürlüğü olmaz. Özgürlük ancak varlık ile mümkün olabilir” değerlendirmesinde bulunuyor. Bu değerlendirmeyle kadınlar da hem cins olarak hem de ezilen bir halkın parçası olarak yok sayıldıklarını belirtiyorlar. Ezilen bir halkın gerçekliğiyle kendi gerçekliklerini ortaklaştıran kadınlar saldırılara karşı direndikleri için hedef oluyor. Toplumsal sorunların çözümünü kadının kurtuluşunda gören kadınlar, demokratik-ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma temelinde örgütleniyor.

‘Kadın’ ile ‘hayatı’ aynı hale getireceğiz’

‘Jin, jiyan, azadî’ sözü bu anlamıyla sadece bir slogan olmasının ötesinde yıllardır yürütülen bir mücadelenin de köklerini yansıtıyor. “Halkımızın dilinde kadın ve hayat eş anlamlıdır. Ancak günümüze yaklaştıkça birbirine sonsuz zıt iki kategori haline gelmiştir. Bu açığı bir kez daha ortadan kaldıracağız, yani bir kez daha “kadın” ile “hayatı” aynı hale getireceğiz” diyen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesi kadınlar tarafından 25 Kasım’da sahipleniliyor. Özgürlükleri için alanlara çıkan kadınlar kendi özgürlüklerini Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünde bularak, tecridin hemen şimdi derhal kaldırılmasını istiyor. Bunun içindir ki kadınlar tecrit karşıtı eylemler de en ön saflarda yer alıyor ve sözlerini sakınmıyor.

Kadınlar toplumun öncüleri oldu

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasından doğan “jin, jiyan, azadî” sloganı, bugün dünyanın birçok ülkesinde kadınların dilinde ve direnişlerinin ana parçası. Abdullah Öcalan, kadını yaşamın bir parçası olduğunu belirterek, kadının gücü ve dönüşümdeki etkisini şöyle anlatıyor: “Sadece objektif bir parçası değil, bilinçli, kararlı bir öznesi olmayı da sağlamalıdır. Bu anlamda yalnız sizler için de çözüm geliştirmiyoruz, toplumun tümü bu konudaki özgürleşmeye şiddetle muhtaçtır. Siz bu alandaki özgürleşmenin öncülerisiniz. Görevler son derece dayatıcıdır, oldukça önem vermeniz gerekir.”

‘Kadın özgürlükçüsü olmak lazım’

Kadınlar, “jin, jiyan, azadî” felsefesini Kuzey ve Doğu Suriye’de devrime dönüştürdü. Bu devrim tüm dünya kadınlarına örnek olurken, ‘jin, jiyan, azadi’ sloganıyla direnişler halk hareketlerine evrildi.  Kadınlar hakları için aynı zamanda toplumun da öncüleri haline geldi. “Eğer yaşam olacaksa, kadınla olur ve kadın da özgürlüksel çıkışıyla ancak bunu gerçekleştirilebilir” diyen Abdullah Öcalan, 2013 yılındaki 8 Mart mesajında da “Kadın özgürlükçüsü olmak lazım. Kadına biçim vermeyi ahlaksızlık sayıyorum. Kadının ‘xweda’sı (Yaratan/tanrı) gerekir. ‘Xweda’ kendi kendini doğurmadır. Özgür kadın bir güneş gibi doğar. ‘Jin, jiyan’ kelimeleri çok anlamlıdır. Kadınlar kudretli, özgür ve karar sahibi olmalı” diye ifade etti. Kürt kadınlarının aldığı bu mesaj milyonlara ulaştı ve “Jin, jiyan, azadî” felsefesinin yaşamsallaşmasında önemli rol oynadı.

Kadınlar sahip çıkıyor

Yaratılan direniş felsefesine sahip çıkan kadınlar, kendi direniş tarihlerini de yeniden yazmaya devam ediyor. Bugün “jin, jiyan, azadî” felsefesinin yaşam bulması ve bu sloganla birlikte gelişen direniş bir anlamıyla tecridin amacına ulaşmadığını gösteriyor. Felsefeyi kendilerine yol edinen kadınlar, iktidarlara bu felsefeyle cevap veriyor. Abdullah Öcalan’ın özgürlükçü felsefesiyle kadınlar, yaşamı kurmakta iddialı. Bu mücadele karşısında iktidarların saldırıları gelişiyor. Türkiye’de ve Kürdistan’da kadınlar cezaevlerine hapsediliyor. Rojava toprakları neredeyse her gün bombalanıyor. Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez, Sewe Demir, Arin Mirkan, Asya Yüksel, Nagihan Akarsel, Kader Ortakaya, Gülistan Tara, Hero Bahadin ve daha niceleri bu toprakların öncü kadınları katlediliyor.

Muhatap Abdullah Öcalan

Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle yaşamları ve özgürlükleri için “jin, jiyan, azadî” sloganından vazgeçmiyor. Yaşamlarına sahip çıkan kadınlar her fırsatta bu 25 Kasım’da da tecridin kırılmasını ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşmasını istiyor. Barışın sadece silahların susması değil; adil, eşit, demokratik, ekolojik özgürlükçü bir yaşamın güvence altına alınması anlamına geldiğini belirten kadınlar muhatabın illaki Abdullah Öcalan olduğunu belirtiyor. Kadınların öncülük ettiği barış mücadelesinin halkların eşitliği ve kardeşliğini sağlayacağına inan kadınlar, “Jin, jiyan, azadî” sloganını atmak ve sahiplenmenin kesinlikle toplumsal eşitliği sağlamaya, özgürlüklerini kazanmaya ve kabul etmeye bir çağrı olarak haykırıyor.