Tasarımcıları, “Spontane” buluşturan bir organizasyon
Ceren Oluz, reklam ve halkla ilişkiler alanında kurumsal firmalarda çalıştıktan sonra uzun yıllar yaşamına bu şekilde devam etmek istemediğine karar veriyor. Organizasyon işleri yapmaktan keyif aldığından iletişim ve marka danışmanlığı alanında kendi işini oluşturuyor. Tasarımcıları değişik mekanlarda birbirleriyle ve ziyaretçilerle buluşturan, “Spontane” ismini verdiği bir organizasyonla şehir yaşamında farklı işler yapmayı amaçlıyor.
Zeynep Pehlivan
İzmir-Ceren Oluz, restoran ve otel işletmeciliği üzerine eğitim alıyor. Bu alanda aldığı eğitimin yanı sıra o zamanlardan beri pazarlama alanı daha çok ilgisini çekiyor ve yurtdışında pazarlama alanında eğitimini sürdürüyor. Amerika’da reklam, halkla ilişkiler ve pazarlama alanlarını pekiştirebileceği bir eğitim alıyor. Yurtdışından Türkiye’ye geri döndüğünde şansı yaver gidiyor. Kurumsal bir firmada reklam ve hakla ilişkiler departmanında işe başlıyor. Belli bir süre sonra kurumsal iş yaşamında çok kalmak istemediğine karar veriyor. Birkaç reklam ajansında da işin diğer tarafını da gördükten sonra 2008 yılında kendi işini yapmaya karar veriyor.
“Kafamda bir sürü proje vardı. Geçmişte olduğum firmadan dolayı da birçok bağlantım oluşmuştu. Uzun süre spor pazarlaması üzerine basketbol organizasyon firmasıyla çalıştım. Burada sporun halka inmesi üzerine projeler geliştirdik. Bu işten sonra ben İzmir’e taşındım. Burada kendi becerilerimi entegre edebileceğim alanlar aradım. İstanbul’da Mekanist diye bir organizasyonun editörlerindendim. Bu bir gastronomi aplikasyonuydu. O zamanlar sosyal medya bu kadar popüler değildi ve İzmir’de bir kolu açılınca burada devam ettim. Sonra yine gastronomi üzerine yazmaya devam ettim. Sonra bir blog yazarı arkadaşımla İzmir’de pek olmayan etkinlikleri düşünmeye başladık.”
“Özgün ve yaratıcı tasarımcıları insanlarla buluşturuyoruz”
Ceren, mesleki deneyimlerini, kişiler ve kurumlarla olan bağlantılarını kullanabileceği, yaşadığı yerin de ihtiyacı olan fikirler geliştirmeye karar veriyor. Kurumsal iş yaşamından edindiği çevreyi artık kendi işi özelinde kullanmak için bir blog yazarı arkadaşıyla, belki birkaç kere denenmiş ancak pek de uygulanmayan bir organizasyon işi yapmaya karar veriyorlar. Amaçları değişik mekanlarda genç ve iyi tasarımcıları bir araya getirip farklı formlarda mekanlar hazırlayıp tasarımcıları ziyaretçilerle buluşturmak oluyor.
“ ‘Spontane’ isminde bir organizasyona işine soyunduk. Spontane, bir mekân değil dediğim gibi bir organizasyon işi. Farklı mekânlarda gerçekleşen organizasyonlar düzenliyoruz. Bu organizasyonlar için tasarımcıları bir araya getiren bir buluşma platformu diyebiliriz. Bir sürü genç tasarımcı okuldan mezun oluyor, işler üretiyorlar ama bunları sunabilecekleri alanları açısından sorun yaşıyorlar. Herkesin bir mağaza açması mümkün değil. Spontane bunun takipçisi bir iş oldu. Gidip özgün ve yaratıcı işleri bulup tasarımcıları birbirleriyle ve insanlarla buluşturuyoruz. 2015 yazından beri devam eden bir proje. İşe beraber başladığım arkadaşım başka işlerinden dolayı ayrıldı. Bu sefer ben tek başıma bu işi büyütmeye, değiştirmeye, geliştirmeye devam ettim.”
Organizasyonun adı gibi, etkinlikler spontane gelişebiliyor
Ceren, Spontane ismindeki organizasyonlarını oluştururken katılacak tasarımcıların işleri, etkinliğin yapılacağı mekan ve yapılacak atölyeler konusunda titiz davranıyor. Yalnızca tasarımcıların ürünlerini sergileyip satış yapacakları bir formatın haricinde, gelen ziyaretçilerin keyifli vakit geçireceği bir atmosfer hazırlıyor. Bunun için yaptığı organizasyonlarda, tasarımcıların stantlarını belli bir saat sonra kapattıklarında müzik dinletisi veya gün içerisinde yapılan atölyelerle de etkinliğe farklı bir sunum şekli katıyor.
“Benim için iyi bir seçki yaratmak çok önemli. Etkinliğin yapılacağı mekânla ve tasarımların birbiriyle uyum sağlaması da önem verdiğim bir konu. Ben yalnızca organizasyonu yaratan kişiyim. Her seferinde bizimle beraber yürüyebilecek ev sahipleriyle yapıyoruz bu etkinlikleri. Bugüne kadar 17 etkinlik gerçekleştirdik. Aslında her yerde ve her zaman yapılabilecek bir etkinlik. Adı gibi de biraz spontane gelişebiliyor. Öncelikle mevsimsel durumu da göz önünde bulundurarak bir tarih belirlemeye çalışıyorum ve bir mekan buluyorum. Önceden kurmuş olduğum bağlantılar ve işler birbirine ışık tutuyor. Bu anlamda tanıştığım bildiğim insanların mekanlarını kullanıyorum genellikle. Mekanın durumuna göre kaç kişiyi ağırlayabileceğimizi planlıyorum. Etkinlikler, sadece tasarımcıların olduğu bir pazar gibi geçmiyor. Tasarımcılar bir araya geliyor ama gelecek ziyaretçilere hep başka bir şekilde etkileşim halinde oluyoruz. Tasarımcıların kendilerini tanıtabilmesi, kendini insanlara anlatabilmesi için bu etkinliği yapıyoruz. Bir yandan da eğlenmek üzerine de kurguluyoruz. İnsanları davet ederken de hep bunu ön planda tutuyorum.”
Asıl amacı, “şehirde böyle işler de oluyor” diye göstermek
Bu zamana kadar, hem Spontane’ye katılım gösteren tasarımcı ve ziyaretçi kitlesi oluşuyor; hem de organizasyonunun gerçekleştirileceği mekânın da kitlesiyle beraber bir araya gelerek ziyaretçi sayısı giderek artıyor. Genellikle istediği katılım oranına sahip olan bir organizasyon olmasına rağmen, daha yüksek katılım olmamasının nedenleri ise, organizasyonun gerçekleştiği ülkenin ve şehrin yerelindeki dinamiklerden etkilenmemesi kaçınılmaz oluyor.
“İzmir’de biraz zorlandığım noktalar oluyor. Mevsim mesela burada insanları çok etkiliyor. Hafta içi insanlar çalıştıkları için hafta sonları, hatta cumartesi günleri etkinlikleri düzenliyorum. Pazar genellikle aileleriyle vakit geçiyor insanlar. İzmir’in kendi karakterine uyumlanmaya çalışıyoruz. Tabi yazları merkezde çok fazla insan olmuyor. O zaman Çeşme gibi tatil yerlerinde etkinliği düzenliyorum. Yazın biraz daha seyrek oluyor. Ben de biraz seçici davranıyorum. Yaptığım yer çok önemli, gelebilecek insanlar önemli, bir de bir karmaşa oluşmasını ve etkinliğin kaybolmasını istemiyorum. Kış süreci bu sene daha hareketli geçti. Ekimde, yılbaşında ve martta bir etkinlik yapacağız. 2-3 aylık bazen 4 aylık periyodlarla Spontane’yi düzenliyorum. Aslında bunun amacı bu işleri bu şehirde böyle işler de yapılıyor diye gösterebilmek.”
“Küçük bir organizasyonun küçük bir parçası olmayı seçtim”
Ceren bir yandan gastronomiyle ilgili yazılar yazıyor, bir yandan da alternatif seyahat rotaları ve mekanlarıyla ilgili bir hesabı var. Birbirine yakın ama farklı işlerle ilgileniyor ama organizasyon en çok keyif aldığı alan olarak yerini koruyor. Bu nedenle, “neden sponsorlar almıyorsun, büyümüyorsun” gibi sorularla karşılaşabiliyor. Burada ise Ceren’in organizasyon işindeki hedeflerinin ne olduğu devreye giriyor.
“Daha fazla büyümek gibi bir hedefim yok. Ben bu işin hacminin böyle yeterli olduğuna inanıyorum. Daha büyüdüğünde kalitesini ve amacından çıkabileceğine de düşünüyorum. Diğer türlü büyük hacmi olan yılbaşı pazarı tarzı organizasyonlar yapılıyor zaten. İşi küçülttükçe aslında daha zorlaşıyor. Tabi kazancınız da ona göre oluyor ama butik kalmak beni mutlu ediyor. Keşke birçok insan bu şekilde organizasyonlar yapsa. Biz de, bizim gibi iş yapan insanlardan sonra başladık. Birçok yerde bunu belli bir kalitede yapan insanlar vardı. Birbirimizden görerek yaptık ama kopyalamaktan bahsetmiyorum. Değiştirerek ve geliştirerek farklı şekle dönüştürerek yapmaktan bahsediyorum. Bazen işler kötü kopyalara dönüşebiliyor. Birileri gelip “ben bir etkinliğe katıldım çok kötüydü o yüzden size şimdi gelemeyeceğim diyebiliyor”. Bu başka sektörelerde de var ama sizi de direkt o kötü yapanla kıyaslamaya gidiliyor. Ben işimi iyi yapmaya odaklanıyorum ve bu durumları yaratmamaya özen gösteriyorum.Büyük bir organizasyonun büyük bir parçası da olmak seçim ama ben küçük bir organizasyonun küçük bir parçası olmayı seçtim.”