Suriye ekonomisinde ‘güvensizlik’ çöküşü derinleştiriyor

2011 yılından bu yana çöküş yaşayan Suriye ekonomisi rejimin yıkılmasıyla da iyileşme göstermedi. Süveydalı Ekonomist Ikram Hatoum ekonomik krizin artarak devam etmesinde ülkedeki güvensizlik ortamının ve katliamların etkili olduğunu söyledi.

ROCHELLE JUNİOR

Süveyda- Suriye'de Esad rejimin devrilmesinin üzerinden altı ay geçti. Cihatçı Heyet Tahrir El-Şam’ın (HTŞ) oluşturduğu geçici yönetim ise soykırım saldırıları ile gündeme gelirken harabeye dönen ekonomik tabloyu gerçekten değiştirmeye ne kadar niyetli ve yetenekli olduklarına dair ise pek güven vermiyor.

Ekonomist Ikram Hatoum, geçici yönetimin politikalarını eleştirerek, rejimin yıkılmasının üzerinden 6 ay geçtiğini ve geçiş hükümetinin ekonominin düzelmesine dönük bir planının olmadığını vurguladı.

Ikram Hatoum, 2011'den bu yana Suriye'nin bankacılık sisteminin neredeyse felçli olduğunu belirterek, “Bunun başlıca nedenlerinden biri, merkez bankasına uygulanan yaptırımlar ve Suriye'nin SWIFT sisteminden dışlanarak küresel finansal sistemle bağının koparılması” diyor. Ikram Hatoum, ABD Başkanı Donald Trump’ın bazı yaptırımları kaldırdığını açıklamasını "geçici bir kaldırma" olarak nitelendiriyor. Ikram Hatoum’a göre, yaptırımların kaldırılması bireysel kararla değil, ABD-AB-BM ortak mutabakatıyla gerçekleşmeli.

Varlık yönetiminde belirsizlik

Ikram Hatoum, eski rejimin kontrolünde olan büyük şirketlerin gelirlerinin akıbetine dair, “Bu kurumlar kamulaştırıldı mı, yoksa hâlâ eski rejimin güçleri tarafından mı yönetiliyor?” sorularını soruyor. Benzer bir tablonun doğal kaynakların kullanımı içinde geçerli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Suriye, dünya fosfat üretiminde ilk beş ülke arasında yer alıyor. İran ve Rusya ile bu kaynakları sömürmeye yönelik şeffaf olmayan anlaşmalar yapılmıştı. Rejim devrildikten sonra bu anlaşmalar gözden geçirilmeli ve kamuoyuna gelir bilgileri sunulmalıydı. Ancak hâlâ bu konuda net bilgi yok.”

Üretim sektörünün çökmesi

Ikram Hatoum, 2011'de Suriye'nin dünya pamuk üretiminde ikinci sırada olduğunu hatırlatarak, bugün pamuk sektörüne dair hiçbir ekonomik canlandırma planının olmadığını belirterek, “Aynı durum buğday üretiminde de geçerli” diyen Ikram Hatoum devamında şunları söyledi: “Buğday üretimi ciddi oranda düşmesine rağmen geçici hükümet bu konuda somut bir adım atmadı. Bu da şeffaflık ve hesap verebilirlik eksikliğini yansıtıyor” dedi.

Anayasal çelişkiler ve belirsiz ekonomiler

Yeni anayasa bildirgesini de eleştiren Ikram Hatoum, bir yandan sosyal adalet vurgusu yapılırken, diğer yandan “rekabetçi serbest piyasa” yaklaşımının benimsenmesinin çelişkili olduğunu söyledi. Ikram Hatoum eğitim gibi bazı sektörlerin İslami fıkha dayandırılmasının, yatırım ortamı açısından olumsuzluk yarattığını ifade etti.

Ikram Hatoum, Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman öncülüğünde gerçekleştirilen özelleştirme sürecine atıfta bulunarak şöyle konuştu: “Bu tür reformlar tüm sektörleri kapsayıp, istikrarlı bir ekonomik ve toplumsal zemin sağlandığında işe yarayabilir. Ancak Suriye’de işsizlik ve yoksulluk bu kadar yaygınken, özelleştirme yoksul kesim için doğrudan bir tehdit anlamına gelir. Özellikle sağlık, eğitim ve elektrik gibi hayati sektörlerin özelleştirilmesi, halkın çektiği sıkıntıları daha da artıracaktır.”

‘Halkta güven hissi oluşmuyor’

Ikram Hatoum “Suriye’de yabancı yatırım hâlâ çok uzak bir ihtimal,” diyerek ülkede güvensizliğin ve sahil bölgelerinde yaşanan katliamların yatırımcıları caydırdığına dikkat çekti. Ikram Hatoum ayrıca, hükümetin imzaladığı ekonomik anlaşmaların meşruiyetini sorgulayarak, örneğin, Tartus Limanı anlaşmasının, seçilmiş bir parlamento ve bağımsız yasama kurumları olmadan yapıldığını hatırlattı. Ikram Hatoum “Yeni anayasa, cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanıyor ve parlamentonun üçte birini atama hakkı veriyor. Bu durum, kuvvetler ayrılığı ilkesini zayıflatıyor ve tek adam yönetimini pekiştiriyor” diye belirtti.

Sonuç: Belirsiz bir gelecek

İkram Hatoum, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Eski rejimin çökmesine rağmen, yeni yönetim Batı yaptırımlarıyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Bu yaptırımlar sadece siyasi geçmişten değil, hükümetin El Nusra (şimdiki adıyla Heyet Tahrir el-Şam) gibi terör örgütleriyle olan bağlantılarından kaynaklanıyor. Bu tür yaptırımlar, Irak örneğinde olduğu gibi, uzun yıllar boyunca kaldırılamıyor.”