Kirmaşahlı Elham Ahmedî’nin bağımsızlık mücadelesi

Evli olduğu erkekten boşanan Elham Ahmedî, küçük kil heykeller yaparak hayatını yeninden kuruyor.

NASİM AHMEDÎ

Kirmanşah- Kirmaşah’ta yaşayan Elham Ahmedî, boşanmasının ardından hayatını yeniden kurdu ve çamurdan küçük heykeller yapmaya başladı. Elham Ahmedî, sanki her bir figürde kendi kırılmış ruhundan bir parçayı yeniden canlandırıyor. Yıllar süren ekonomik bağımlılık ve toplumsal baskılarla kuşatılmış yaşamından sıyrılmak için sanatla kendine bir kapı açan Elham Ahmedî, geçimini sokak kenarında yaptığı kil heykelleri satarak sağlamaya çalışıyor.

Kadınların boşanma, bağımsızlık ve çalışma hayatında hala ağır tabularla sınandığı bir toplumda onun hikayesi, yalnızca bireysel bir mücadele değil; ataerkil düzenin köklü kalıplarına karşı sessiz ama kararlı bir itiraz niteliği taşıyor.

‘Yapabileceğim tek şey buydu’

Yaklaşık iki yıl önce bu işe başladığını anlatan 45 yaşındaki Elham Ahmedî, “Yaklaşık dört yıl önce ayrıldım ve maddi sorunlar nedeniyle kendi işimi kurmak zorunda kaldım. Çocukluğumdan beri sanata ilgi duyardım ve yapabileceğim tek şey, bağımsız olabilmek için bir sanat faaliyetinin peşine düşmekti. Ev dışında serbest bir işte çalışma imkanım olmadığı için, kızım yanımda olmadığında evde de sürdürebileceğim ve ona da huzur verebileceğim bir iş seçmek istedim. Heykeltıraşlık çok zor bir iş değil, daha çok ilgiye bağlı. Maddi olarak çok kazancı yok ama benim için devam etmeyi sağlayan bir yoldu. Gelirinden çok memnun değilim ama koşullara uyum sağlamaktan başka çarem yok” şeklinde konuştu.

Bağımsız kadın tehdit olarak görülüyor

Yıllarca kapalı bir ortamda ve erkeklerin denetimi altında yaşayan pek çok kadın için boşanma kararı almak ve bir iş kurmak, çoğu zaman göze alınamayan büyük bir tabu. Ekonomik bağımlılık nedeniyle kadınların çoğu, evli oldukları erkekten ayrılmak yerine ortak hayatı sürdürmeye zorlanıyor; çünkü toplum hala kadını, erkek olmadan bağımsız bir birey olarak görmüyor. Ekonomik bağımlılık ve kültürel baskılar, kadınları sessizliğin ve edilgenliğin döngüsünde tutuyor; bu döngüde kadının bağımsızlığı, ataerkil düzen için bir tehdit olarak değerlendiriliyor.

‘Kadınlar bağımsız yaşamayı hedeflemeli’

Tüm bunlara rağmen Elham Ahmedî, bu inancı kırmayı başarmış ve hayatını yeniden kurmaya başlamış. Elham Ahmedî, “Kadın, sırf güçsüz olduğu ya da maddi güvencesi olmadığı için evliliğe yönelmemeli; gerçekten bu toplumda bağımsız yaşamayı hedeflemeli. Mutlaka bir gelir kaynağı ya da işi olmalı ki geleceği için bir dayanağı olsun” dedi. Elham Ahmedî, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Evliliğimden sonra yaşadığım sorunlar bana bir kadının mutlaka maddi olarak bağımsız olması gerektiğini gösterdi. Çünkü ileride bir uyumsuzluk olursa ve ekonomik bağımsızlık yoksa kadın mecburen evliliği sürdürmek zorunda kalır. Bu gerçekten büyük bir sorundur. Bizim toplumumuzda kadın mutlaka maddi olarak bağımsız olmalı ve bir erkeğe bağlı olmamalıdır.”

‘Kadın olduğunuzu hatırlayın’

Elham Ahmedî’nin özgürleşme sürecinin başlangıcı iş kurma adımı oldu. Bu hem kişisel kimliğini yeniden kurmanın hem de ekonomik özgürlük elde etmenin ilk adımıydı. Elham Ahmedî, boşanma sürecindeki engelleri şöyle anlattı: 
“Boşanmak için başvurduğumuzda, ön danışmanlık aşamasında bizi değerlendiren kadın psikolog bana ‘Boşanırsan yarın ne yapacaksın? Ne eğitimin var ne paran ne maddi güvencen’ dedi. Ben de ona ‘Bakın hanımefendi, ben sırf birine muhtaç olduğum için, ekmek parası için, saygı görmediğim biriyle aynı çatı altında kalamam’ dedim. Bu yüzden bunu anlatmak istedim; çünkü bence insan önce kadın olduğunu bir kenara bırakıp kendisini bir insan olarak görmeli ve sonra kadın olduğunu hatırlamalı.”

Erkekler satışını da engelliyor

Pek çok kadının, sırf kadın oldukları için zayıf olduklarına ve erkeklere ihtiyaç duyduklarına inanarak büyütüldüğünü ifade eden Elham Ahmedî, “Yaptığım işte en büyük sorunlardan biri, sokakta tezgah açtığımda erkek satıcıların yanlarında bir kadının çalışmasını istememeleri. Bu yüzden daha tenha bir köşe bulmak zorunda kalıyorum ki satışım da çok düşük oluyor” dedi. Gördüğü baskıyı anlatan Elham Ahmedî, “Eserlerimin fiyatı 20 bin tümenden başlıyor ve biraz daha yüksek fiyatlara çıkıyor. Satış pek olmuyor; günde birkaç ürün satabiliyorum, günlük kazancım 200-300 bin tümenden fazla değil. Bir yer kiralayacak gücüm olmadığından sokakta masa-sandalye koyup satış yapıyorum” diye ifade etti.

Elham Ahmedî’nin deneyimi, ekonomik bağımsızlığın kadınlar için yalnızca kişisel bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal bir zorunluluk olduğunu gösteriyor. Aile baskısına, kültürel normlara ve iş yerindeki erkek egemenliğine rağmen kadınlar kendi yollarını açmaya çalışıyor.