Hevsel’in emekçi kadınları topladıkları pancarlar ile geçimini sağlıyor
Bahar aylarının yaklaşmasıyla birlikte Dicle Nehri’nin ışıl ışıl görüntüsünün etrafında bulunan yemyeşil Hevsel Bahçeleri’nde pancar toplayan kadınlar, bir yandan ekonomik gelirlerini sağlarken diğer yandan yaşadıkları zorluklara dikkat çekiyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed – Diyarbakır’ın gözbebeği Hevsel Bahçeleri Mezopotamya’nın en eski tahıl ambarı olduğu da söylenir. Bu cennet bahçesinde 180’den fazla kuş türünün yanı sıra sincap, tilki, sansar, kirpi gibi birçok memeli hayvan bulunur. Kent halkı ve kente gelen turistlerin de ilgi odağı olan Hevsel Bahçeleri en güzel güneşin batmaya yakın saatlerinde Sur üstlerinden izlenir. Bir yandan Dicle Nehri’nin büyülü ışıltısı diğer yandan Hevsel’in yemyeşil görüntüsü insanı farklı yolcuklara çıkarır. Hevsel’i uzaktan izlemek ayrı bir güzel yakından görmek ise farklı bir his yaratır insanda. Hevsel’e yaklaştıkça bir grup kadın ile karşılaşıyoruz. Burada kadınlar bir yandan yaşam öykülerini birbirlerine anlatırken öte yandan ellerinde bıçak ile pancar topluyor.
“Dağ, dağ dolaşıp ot topluyoruz”
Kadınlar sabahın erken saatlerinde bahçeye geldiklerini ve pancar topladıklarını belirtiyor. Elleri ve ayaklarındaki çamura aldırış etmeyen kadınlar, yıllardır bu işi yaptıklarını ifade ediyor. Isırgan otunu gösteren kadınlar, “Bu bitkiye normalde kimse dokunamaz ama biz çıplak elle bunu toplayıp deste haline getiriyoruz” diyor. Pancar toplayan kadınlardan Şaybe Kurdoğan, yaptıkları işin zorluğuna dikkat çekiyor. Yaz aylarında sabah 06.00’da iş başı yaptıklarını kaydeden Kurdoğan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Normalde her sabah erken saatlerde kalkıp işbaşı yapıyoruz ama şimdi havalar soğuk diye biraz daha geç geliyoruz. Buraya yada ilçelere gidip dağ, dağ dolaşarak ot topluyoruz. Bazen Hevsel’e bazen Silvan’a bazen de Lice’ye gidiyoruz.”
“Sırtımızda torba ile gitmediğimiz yer kalmadı”
Kış aylarında ot bulunmadığı için çalışamadıklarını kaydeden Kurdoğan, bahar ve yaz aylarında yoğun iş temposunun olduğunu ifade ediyor. “Elimizde bıçak, sırtımızda torba ile gitmediğimiz yer kalmadı” diyen Kurdoğan, “Ben yıllardır bu işi yapıyorum. Annemle başladım şimdi yaşım 40 halen bahçelerde çalışıyorum. Topladığımız pancarları yıkadıktan sonra çarşı merkezine götürerek satıyoruz. Isırgan otu, tolik, tûzik… Aklınıza gelecek bütün yenilecek ve faydalı bitkileri topluyoruz. Çocuklarımızın yemeği için, okul masraflarını çıkarmak için bu işi yapıyoruz. Ülkede iş yok zaten, herkes işsiz. Biz de bu işi yapıyoruz. Bu bizim mesleğimiz haline geldi. Ekmek parası için bu işi mecburen yapıyoruz. Zorluğu yok mu, çok var, ama biz de bunu öğrendik ve devam ettiriyoruz” diyerek, yaşamak için çalışmanın şart olduğunu sözlerine ekliyor.
“Pancarları satıp para kazanıyoruz”
Kadınlardan Melek Özdemir ise yıllardır yaptıkları işle Diyarbakır’da gitmedikleri yerin kalmadığını söylüyor. Zorluğa rağmen işlerini severek yaptıklarını söyleyen Özdemir de kısaca şöyle diyor: “Herkes bir iş yapıyor. Biz de bu işi öğrendik. Gün boyu eğiliyoruz, yürüyoruz ama işimizi seviyoruz. Elimizdeki çamurla gidip bu pancarları satıp para kazanıyoruz.”