HANAN HARÎT

Fas – El Maxrib, Fas ya da Morocco, farklı lisanlarda farklı söylenişleri olan bu ülkenin Kazablanka sokaklarında dolaştığınızı kırmızı taksisiyle bir kadının aracına bir yolcu aldığını hayal edin. Aslında hayal etmeyin çünkü böyle bir yolculuk yaparsanız elbette görebilirsiniz  Xedîca El-Sixêrdan’ı. Faslıların onu zaten 9 yıldır taksisinin direksiyonunda görmeye alışkın oldukları gibi… Xedîca El-Sixêrdan ile yıllardır yaptığı mesleğini icra ederken yaşadığı zorlukları ve neden taksi şöförü olmayı seçtiğini ajans olarak konuştuk.

“Mesleğimle gurur duyuyorum”

Hem Kazablanka turu yaptıran hem de kendisini anlatan Xedîca, “Benim için önemli olan şey ay sonu geldiğinde, çocuklarım aç kalacak mı kalmayacak mı, okul masraflarını karşılayabilecek miyim sorularını yanıtlamak. Tanıdığım insanların benim hakkımda söyledikleri hakikaten umrumda değil. Mesleğimle gurur duyuyorum çünkü onurumla işimi yapıyorum. Ben işimi yapabilirsem, çocuklarım hayata başarılı ve onurlu insanlar olarak katılabilirler” diye konuşuyor.

“Tüm klişeleri yıktım”

Üç çocuğu olan Xedîca, "Taksi şöförlüğü yaparak çocuklarıma bakabiliyorum. Babaları bizi terk etti. Çocuklarıma babalarının yokluğunu hissettirmemek için hem kendi bildiğim şöförlük işini hem de ekonomik olarak bizi ayakta tutabilecek bu işi tercih ettim. Tercihimle aslında erkek mesleği olarak görülen bu mesleği becerebileceğimi de ispatladım” diyor. Evli olduğu erkeğin kendisini üç çocukla birlikte terk ettiğinde klişeleri yıkma kararını aldığını söyleyen Xedîca, araç sürme sınavına girerek kendisini korumak için bir de üstelik silah kullanmayı da öğrenerek mesleğe giriş yapmış.

“Çocuklarımla yeni yaşama uyum sağladık”

Sabahın ilk ışıkları ile güne başladığını ve tüm gün boyunca çalışmak zorunda olduğunu söyleyen Xedîca, çocuklarının işe başladıktan çok kısa süre sonra duruma uyum sağladığını kaydediyor. Ayrıca ev işlerinde de annelerine yardım eden çocukları ile mutlu bir yaşam sürdüklerini mutlulukla anlatıyor: “En güzeli de çabuk uyum sağlamaları ve birlikte mutluluğu babalarının olmadığını hiç hissetmeden yakalamış olmamız oldu.”

“Kadınların övgüleri beni  mutlu ediyor”

Başlangıçta bazı meslektaşlarının eleştirileriyle karşılaştı ve erkekler onu rakipleri olarak gördü fakat Xedîca asla yılmadı. “Toplumumuzda yaygın olan zihniyetten dolayı acı çektim, meslekteki bazı meslektaşlarımın ya da bir kadın tarafından yönetilmekten hoşlanmayan bazı yolcularla karşılaştım. Zamanla, diyalog ve tartışma yoluyla birçoklarının fikrini ve bakış açısını değiştirebildim” sözleri ile yaşadıklarını aktaran Xedîca, “Onlar için durduğumda şaşıran erkekler var, ama taksiye bindiklerinde benim nasıl araba kullandığımı görüyorlar, çabalarımı övüyorlar ve memnuniyetlerini gösteriyorlar. Özellikle kadınların övgülerini almak beni çok mutlu ediyor” ifadelerinde bulunuyor.

“Hem kendimi hem yolcularımı koruyorum”

Çalışma saatleri boyunca tetikte ve ellerini sürekli olarak sterilize ettiğini söylüyor. Ayrıca müşterilerini enfeksiyondan korumak için sosyal mesafeye uyarısı, maske ve sterilize malzemelerini sürekli aracında bulundurduğunu da kaydediyor. Korona öncesi ve sonrası olarak yaşamlarının ikiye ayrıldığının da altını çizmeden edemiyor Xedîca: “Hem ekonomik olarak, sosyal yaşamı ve çalışma düzeni yani herşeyimizi etkiledi korona. Mesleğim insanlarla günlük temas gerektiriyor. Kurallara dikkat ediyor ve kendimi de aracıma binen yolcularımı da korumaya çalışıyorum.”

“Kadınlar yaşamın her alanında yer almalı”

Xedîca, taksi şöförlüğü mesleğinin onurlu bir meslek olduğunun altını cizerek, “Kadınlar cesur olmalı. Her alana girmeli. Yetenekleri ve becerilerine güvenmeli. Aksi fikirlere teslim olmamalıyız. Erkeklere özel meslek diye bir şey yoktur. Kadınlar yaşamın her alanında çalışır ve kendisini ispatlayabilir” diyerek, mesajını da vermiş oluyor.