Esnaf kepenk kapatmamak için direniyor!
Pandemi koşullarında sağlımız için getirilen kısıtlamalar, özellikle kafe, bar ve restoran işleten esnafı kapatma noktasına getirdi. Al-götür ve paket servisi uygulamalarının da devam etmek adına yeterli olmadığını belirten esnaf Ayşe Sivrikaya , “Şu an ucu ucuna gidiyoruz, maalesef her an kapatabiliriz. Dükkân sahibine borcumuz var, su ve elektrik faturalarımızı ödemekte zorlanıyoruz. Artık bir noktadan sonra bu borçları ödeyebileceğimi bile düşünemiyorum” diye konuştu.
ZEYNEP PEHLİVAN
İzmir- Türkiye’de 2020 yılının mart ayından bu yana devam eden pandemi, ekonomide son derece ciddi kırılmalar yarattı. Covid-19 salgınının en çok etkilediği mekânların başında hiç şüphesiz ki kafe, bar ya da restoran işletmeleri geliyor. Yaklaşık bir seneden bu yana devam eden çeşitli kısıtlamalar ve sokağa çıkma yasakları, temel ihtiyaçların dışında kalan her şeyi bir lüks haline getirmiş durumda. İzmir Alsancak’ta; kahve severleri, ikinci el kitaplarla aynı atmosferde buluşturan “Cafe Souvarine” isimli mekânın işletmecisi Ayşe Sivrikaya, şu anda hiçbir gelecek göremediğini, kısıtlamaların devam etmesi durumunda kepenk kapatmaktan başka bir seçeneğinin kalmadığını söylüyor.
“Bu sürecin tekrar edeceğini düşünmüyorduk”
İzmir’de doğup büyüyen ve şu anda 31 yaşında olan Ayşe, üniversiteye gidene kadar herhangi bir iş deneyimine sahip olmuyor. Üniversite sonrasında bir temizlik firmasında çalıştıktan sonra çay ocağı açmaya karar veriyor. Fakat çok geçmeden yapmak istediği şeyin daha çok kitap ağırlıklı olması gerektiğini fark ediyor. Bu kez de pandeminin çetin koşullarıyla yüzleşmek durumunda kalıyor.
“Burayı açarken bizim dışımızda gelişen şeyleri öngörmemiz elbette mümkün değildi. Örneğin kapanma sürecinden sonra yeni bir dalganın geleceğini ve aynı sürecin tekrar yaşanacağını hiç düşünmüyorduk. O yüzden de çok büyük umutlarla açtık burayı. Açıkçası o süreçte banka kredisi dışında öyle özel bir devlet desteği falan almadık. Şu anda sadece eşime, pandemi dönemine özgü belli bir para yatıyor. Bu para da ancak ev kiramıza gidebiliyor. Sonuçta dükkânın da kirası, faturaları ve diğer sabit masrafları var.”
“İkinci el kitap bile insanlar için lüks oldu”
Ayşe, pandemi döneminden önce, yani hayat akışının normal olduğu zamanlarda çay ocağı işlettiği için dışarıda bulunan insan sayısını az çok bildiğini; ancak 1 Haziran 2020 tarihiyle beraber beklentilerin aksine dışarıya çıkan insan sayısında çok ciddi bir düşüş olduğunu vurguluyor.
“Yeniden açılışta her şeyin normalleşmesi bekleniyordu; ancak ben o dönem çok büyük bir düşüş gözlemledim. Aslında bulunduğumuz yer pek çok nedenden dolayı çok kalabalık bir yer. Buraların resmen hayalet gibi olduğunu gördük. Diğer yandan kitap ve kafe bile artık çok lüks bir hale geldi. İnsanlar oturup bir kahveye ya da kitaba para veremez hale geldiler. Bırakın küçük esnafı, en büyük kahve zincirlerinin bile ciddi darbe aldığını görüyoruz. Biz yine avantajlıydık, ikinci el kitaplar satıyorduk. Fiyatlar görece çok daha düşüktü ama buna rağmen insanların ikinci el kitaba para veremeyecek duruma geldiğini gördük. ‘Al götür’ yapmaya çalışıyoruz; ancak bunda bile rakamlar çok düşük. Zaten asgari ücret bugün açlık sınırının bile altında, neticede rakamlar ortada.”
“Kitap topladığımız kaynaklar yok oldu”
Koşullardan dolayı işletmesinde farklı ürünler çıkaramadığını ve şu an sadece kitap satışı yapabildiğini söyleyen Ayşe, bu alanda da kazançların ne yazık ki sınırlı olduğunu belirtiyor.
“Kitap satışında, belli bir limitin üzerinde kargo ücretini bizim karşılamamız gerekiyor. Zaten site bizim her kitap satışımızdan %12 civarında bir komisyon alıyor. Sonuçta bizim sattığımız bazı kitaplar 5 TL bile olabiliyor. Öte yandan kitap toplama kaynaklarımız da bitti bugün itibariyle. Genelde bitpazarı ya da ikinci el kitap aldığımız uygun yerler vardı; ancak bu tarz yerler kapandı. Açıkçası ben bir gelecek göremiyorum. Sınırlı bir yardım var ve o da bir süre sonra kesilecek. Şu an ucu ucuna gidiyoruz, maalesef her an kapatabiliriz. Dükkân sahibine borcumuz var, su ve elektrik faturalarımızı ödemekte zorlanıyoruz. Artık bir noktadan sonra bu borçları ödeyebileceğimi bile düşünemiyorum.”
“Kadın mücadelesinden umudum var”
Esnafın durumunu, “Cebimizde, birçok insan gibi yalnızca bugünü ya da yarını geçirecek kadar bir para var.” diyerek özetleyen Ayşe, işletme sahiplerinin pandemi döneminde yaşadığı tüm bu zorluklara rağmen, umudun sahici bir kadın dayanışmasında olduğuna inanıyor.
“Bugün bu dükkânı kapatsam ve başka bir işe girmek istesem, büyük bir işsizlikle yüzleşirim. Yani burayı kapatıp sadece evden kitap satışı yapsam bile bir gelecek göremiyorum. Herhangi bir işe gireceğimi de düşünemiyorum. Sürekli ayı kurtardık mı kurtaramadık mı diye bakıyoruz. Ben esnaf bir kadın olarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Zaten normal şartlarda bile bir kadın olarak bir şeyler yapmak zorken pandemi şartlarında ekstra zor oluyor. Gelecek için çok fazla umudum olmasa bile en azından kadın dayanışmasından her zaman umudum var!”