Dünyaca ünlü halılara hayat veren ellerin emeği görülmüyor
Diwandere’de yüksek fiyatlara satılan el dokuması halıları düşük ücretler karşılığında dokuduklarını anlatan halı dokumacısı Paryosh M., “Herkes bizim el emeğimize hayran kalıyor. Ama kimse dokuma yaparken çektiğimiz acıları, hastalıkları görmüyor” dedi.
HAWJİN ŞEYHİ
Diwandere –Doğu Kürdistan şehirlerinden Diwandere’de el sanatları alanında çalışanların yüzde 85’ini kadınlar oluşturuyor. Kürt ve İran kültüründe önemli bir yeri olan ve ilk başlarda daha çok göçebeler tarafından yapılan el dokuması halılar, kurulan atölyelerle yaygınlaştırılıyor. Kürt kültüründe kadınlar tarafından özgün tasarım ve renklerle çeşitli anlamlar yüklenerek yapılan dokuma halılar, dünyaca ünlü İran halıları arasında büyük beğeni görüyor.
İnsan hakları savunucusu Galavizh Salami ve dokumacı Paryosh M. ile el dokuması halıların önemi ve dokumacı kadınların yaşadıklarını konuştuk.
‘Sanatsal dokunuşlarla eşsiz halılar dokunuyor’
Sanatsal dokunuşlarla eşsiz halılar dokunduğunu belirten Galavizh Salami, “Halı dokumacılığı eski, kalıcı ve güzel bir iş. Kadınların bu alandaki rolü, daha çok köylerde görülüyor. Bu nedenle köylerde el sanatları alanındaki üretimin büyük bir kısmı kadınlar tarafından yapılıyor” dedi. Galavizh Salami, ancak kadınların dokuduğu halıların satışının genellikle dokumacı olmayan kişilerce yapıldığını vurguladı.
Düşük ücretler karşılığında yaptırılan halılar yüksek fiyatlara satılıyor!
Halı dokumanın tarihsel geçmişine değinen Galavizh Salami, “Eskiden halı, evde kullanmak üzere yapılırdı. Ancak günümüzde ekonomik bir boyut kazandı. Yeterli sermayeye sahip kişiler, köylerde düşük gelirli ailelerin çocuklarını halı dokuma sektöründe çalışmak üzere teşviklerde bulunuyor. El yapımı halılar çok düşük fiyatlarla çocuklara yaptırılıyor. Ancak yüksek fiyatlarla dış pazarlarda satılıyor” dedi.
‘Yün iplik üzerine yapılan simetrik düğümlerle dokunuyor’
Galavizh Salami, Kürt halıları hakkında şu bilgileri aktardı: “Kürt halıları çok dayanıklı ve genellikle yün iplik üzerine yapılan simetrik düğümle dokunuyor. Sine’nin dünya çapındaki şöhretinin nedeni yapılan çok zarif kilimlerdir. Bicar halısının ayırt edici özelliği dokusunun katlanamayacak şekilde olmasıdır. Eskiden bu halılara sağlamlığını gösteren ‘Lol’ adı veriliyordu.”
‘Artık bir sanat olarak görülmüyor’
Dokumacı Paryosh M. de, 12 yaşında halı dokumaya başlamış. Diwandere’de halı dokuma atölyesi olmadığı dönemde Bicar'daki atölyeye gittiğini anlatan Paryosh M., “Şimdi evde makinayla halı dokuyorum. Halı yaparken hissettiğim en güzel duygu halının kesildiği zamandır. Çünkü hem emeğin karşılığını görüyorsunuz hem de para alıyorsunuz” dedi. Halı dokumacılığının artık bir “el sanatı” olarak görülmediğini söyleyen Paryosh M., şu eleştirilerde bulundu:
“Değerli bir sanat olarak görülseydi dokumacılara ödenen ücret bu kadar düşük olmazdı. Herkes bizim el emeğimizi görüp hayran kalıyor. Bize düşük ücret verilerek yaptırılan halılar yüksek fiyatlara satılıyor. Ama kimse bizim dokuma yaparken çektiğimiz acıları, hastalıkları görmüyor! Biz kadınlar için bağımsız bir pazarlama imkânı yok. İlgili kurum ve kuruluşlar bizi desteklemiyor.”
‘Kronik hastalıklar oluştu’
Halı dokumanın hassas bir iş olduğunu belirten Paryosh M., halı dokumanın neden olduğu mesleki hastalıklara ilişkin şunları aktardı:
“Halı dokuma çok fazla ışığa ihtiyaç duyar. Daha önce çalıştığımız halı dokuma atölyelerinin çoğu loş ışıklıydı. Bu iş gözlerimi bozdu. Halı dokurken sürekli eğilmek ve uzun süreli düzensiz oturmak omurganın şeklini değiştirerek kronik sırt ağrısına neden oldu. Tellerin sürekli tutulması sonucu parmaklarda oluşan kireçlenmeler, diz kemiklerinin deformasyonu ve eğilmesi, bacak kireçlenmeleri ve leğen kemiğinin daralması sık görülen hastalıklarımız arasındadır. Hatta birçok kadın doğum yaparken sorunlar yaşıyor. Anne karnında bebek ölümleri nedeniyle kürtaj olmak zorunda kalan kadınlar oluyor.”
Paryos M., kültürel ve sanatsal yönü nedeniyle hala dokuma sanatına önem verilmesi gerektiği mesajını verdi.