“COVİD-19 kadın yoksulluğunu derinleştirecek”
Kadınların Covid-19’un yarattığı işsizlikten ve istihdam kaybından daha fazla etkilendiğini belirten DİSK-AR Uzmanı Deniz Beyazbulut, “Covid-19 salgınından en çok etkilenenler faaliyet kollarında olan kadınlar için önlemler geliştirilmeli, bu sektörlerde iş ve gelir kaybına uğrayan kadınlar desteklenmelidir. Salgınla birlikte ev içi yaşlı ve bakım hizmetlerin artmasıyla birlikte kamu politikaları hayat geçirilmeli, kreş, yaşlı ve hasta bakım evleri kamusal bir hak olarak tanımlanmalıdır.” diyor.
ZEYNEP AKGÜL
Ankara- Covid-19 krizi dünya genelinde yoksul kadınların oranını çarpıcı bir şekilde artırarak, yoksulluk içinde yaşayan kadın ve erkekler arasındaki uçurumu derinleştirdi. COVID-19 krizinin başlamasından önce, çok sayıda kadın zaten işgücü piyasası dışındaydı. Küresel salgın durumu daha da kötüleştirdi. Küresel salgın, kadınları orantısız olarak etkiliyor; kadınlar işlerini erkeklere göre daha büyük bir hızla kaybediyor. Bizde bu süreci DİSK-AR Uzmanı Deniz Beyazbulut ile konuştuk.
•COVID-19 sürecinde dünya genelinde kadınların ev içi mesaisi ve kadına yönelik şiddet artarken, araştırmalara göre kadınlar erkeklere kıyasla daha fazla istihdam kaybına uğradı. Bu süreçte neden kadınlar daha fazla istihdam kaybına uğradı?
DİSK-AR İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu’nda belirtildiği üzere Covid-19 döneminde işten çıkarma yerine yaygın olarak kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulamaları hayata geçirildi. Ücretsiz izin uygulamalarının başlamasıyla beklendiği üzere işbaşında olanların sayısında ciddi düşüşler meydana geldi. Buna göre işbaşında olanların oranı kadınlarda ciddi bir biçimde azalmaya devam ediyor. İşbaşında olanların toplam sayısı son bir yılda (Kasım 2019- Kasım 2020) yüzde 8,1, erkeklerin sayısı yüzde 6,5 ve kadınların sayısı yüzde 11,5 azaldı. Böylece ücretsiz izin uygulamalarının kadınlar aleyhine daha çok kullanıldığı görülüyor.
•COVID-19, Türkiye ve dünyada kadın yoksulluğunu artırıyor mu?
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Covid-19’un yarattığı ağır sosyal ve ekonomik tahribatın yaklaşık 100 milyon insanın yoksulluğuna neden olabileceğini söylemiştir. Bu genel değerlendirmenin kadın yoksulluğu üzerindeki etkisinin daha derin olabileceğini söylemek mümkün. Türkiye’de ve dünyada kadın istihdamının gerileyişi söz konusu. Bu kadınların gelirinin azalması anlamına geliyor. Kadın yoksulluğunun etkilerini kısa vadede (verilerin kısıtlılığı sebebiyle) izlemek mümkün olmayabilir ancak uzun vadede kadın yoksulluğunu derinleştireceği söylenebilir.
“Kadınlar daha çok hizmet sektöründe çalışıyor”
•İHD’ye yapılan ekonomik ve sosyal hak temelli ihlallere ilişkin başvuruların %75’i kadınlar tarafından gerçekleştirildi. Başvuruların içeriğine bakıldığı zaman çoğunluğunun maddi yardım (%93,7) ve işsizlik (%46,2) temelli başvurular olduğu görülüyor. Bu veriler bize kadınların ekonomik krizden en fazla etkilenen sektörler de çalıştığını ya da kadınların kayıt dışı işlerde daha yoğun istihdam edildiğini gösteriyor diyebilir miyiz?
TÜİK’in en güncel verileri Kasım 2020’yi göstermektedir. Kasım 2020 itibariyle istihdamda olan kadınların sayısı 8270’dir. Kadınların yoğun olarak çalıştıkları iktisadi faaliyet kollarına baktığımızda ilk üç sırada eğitim, toptan perakende ve ticaret ile insan sağlığı ve sosyal hizmetler faaliyetleri yer almaktadır. Dolayısıyla kadın istihdamı hizmetler sektöründe yoğunlaşmış durumundadır. Üç iktisadi faaliyet kolunun Covid-19 salgınından etkilendiğini söylemek mümkün. İstihdamın sektörel dağılımına baktığımızda en büyük daralmanın hizmetler sektöründe olduğu söylenebilir. TÜİK’e göre pandemi döneminde kayıtdışı çalışan kadınların oranında büyük bir değişim yaşanmadığı görülmektedir. Maddi yardım temelli başvuruların temelinde yatan önemli sebeplerden biri kadın istihdamının düşüş eğiliminde olması ve hanehalkı gelirinin azalmasıyla ilgili olduğu söylenebilir.
“İşsizlik sigortası fonunun amacı dışında kullanılmasına son verilmelidir”
•Ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla çağın en temel sorunlarından biri olan kitlesel işsizlik sorununun pandemi sonrasında çok daha ağırlaşması, bu sorunla hangi yol ya da araçlarla mücadele edilebileceğini ya da edilmesi gerekliliğini bir kez daha gündeme getirdi. Peki, sizce işsizlikle nasıl mücadele edilebilir?
Covid-19 salgını sonrasında daha da vahim bir tablo haline gelen işsizlik hem sosyal hem de ekonomik hayatı ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Pandemiyle birlikte ciddi bir iş ve gelir kaybı yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. DİSK’in 19 Mayıs 2020’de açıkladığı çalışma hayatına dair yol haritası roket gibi olan işsizlik rakamlarıyla ancak sosyal devlet anlayışıyla çözebileceğimizi vurguluyor.
Öncelikle salgın döneminde ve sonrasındaki dünyada da çok konuşulan geliri güvenceye alan uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunun adı temel gelir olabilir, aile sigortası olabilir, elbette bunlar teknik detaylardır ve tartışılır. Özellikle Covid-19 salgınından sonra dünyada da gelir güvencesi tartışmaları oldukça yaygındır.
Bir diğer önemli konu ise işsizlik sigortası fonunun etkin bir biçimde ve amacı dışında kullanılmasına son verilmesidir. Fon kaynakları işsizlik ödeneği, ücret garanti fonu ve kısa çalışma ödeneği gibi araçlarla çalışanlar korunmalıdır ve İSF’de biriken kaynak buna yetecek düzeydedir. İşsizlik sigortası fonu, işverenlere teşvik aracı olarak değil, işçinin ve işsizin gelirini korumak için kullanılması gerekir.
“Kadın istihdamında yeniden başa dönüldü”
•Pandemi sona erdiğinde kadın istihdamı açısından bizi nasıl bir tablo bekleyecek?
Kadın istihdamı Covid-19 salgını öncesinde kısmen yükselme eğilimde olsa da salgınla birlikte yeniden başa dönüldüğünü söylemek mümkün. Covid-19 salgınının sona ermesi henüz öngörülemediğinden kadın istihdamında bu tablonun değişmesi biraz zaman alacaktır.
“Kadınlar çifte mesai yaptı”
•Sağlık sektörü, pandemi dönemlerinde en ön safta çalışma zorunluluğu olan ve en fazla hastalık riski taşıyan alanların başında geliyor. Bu alanda çalışanların 2/3’sinden fazlasını kadınların oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda bu süreçte sağlık çalışanı kadınlar ne gibi sorunlar yaşadı?
Covid-19 salgını işçileri özellikle sağlık işkolunda faaliyet gösteren kadın işçileri işi ile sağlığı arasında tercih yapmak zorunda bıraktı. Covid-19’un getirdiği ekonomik yükler karşısında işçiler sağlıklarını göz ardı edip çalışmaya devam etmek zorunda kaldı. Sağlık çalışanı kadınların hastanelerde yoğun ve fazla mesaileri yapmalarının yanı sıra ev içi bakım hizmetlerinin de artması kadın işçileri olumsuz etkiledi. Kadınlar yalnızca hastanelerde değil, ev içi hizmet ve bakım yüklerinin de artmasıyla birlikte “çifte mesai” yaptılar. Eğitimin de büyük bir oranda çevrimiçi yürütülmesi nedeniyle okul çağındaki çocukların evde bakım ve eğitim yükü arttı. Kadın işçiler pandemiyle birlikte çok boyutlu zorluklar yaşadı.
“İş ve gelir kaybına uğrayan kadınlar desteklenmeli”
•Salgın sırasında ve sonrasında eşitsizliğin derinleşmesine karşı talep ve önerileriniz neler?
Salgın öncesi kadın istihdamına ilişkin taleplerin salgın sonrası daha da arttığını ve derinleştiğini söyleyebiliriz. Bu yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da bu şekilde eğilim gösterdi. Ancak Türkiye’de salgının kadın istihdamına etkilerinin farklı boyutları tartışılmamıştır. Tam tersine kadın istihdamı ile ilgili sorunları görmezden gelmek ve kısa süreli ve güvencesiz işler desteklenmeye devam edilmiştir. Covid-19 salgınından en çok etkilenenler faaliyet kollarında olan kadınlar için önlemler geliştirilmeli, bu sektörlerde iş ve gelir kaybına uğrayan kadınlar desteklenmelidir. Salgınla birlikte ev içi yaşlı ve bakım hizmetlerin artmasıyla birlikte kamu politikaları hayat geçirilmeli, kreş, yaşlı ve hasta bakım evleri kamusal bir hak olarak tanımlanmalıdır.