Bu işin kadını erkeği yok!
Neslihan ve işvereni Nükhet sanayide bir cam atölyesinde çalışıyorlar. Yaptıkları işin erkeği kadını olmadığını söyleyen Neslihan, “Şaşırabiliyorlar ve şaşırmaya da devam edecekler. Kadın her sektörde var olacaktır. Olmalı da” derken Nükhet yaptığı işi “Zor ama çok keyifli. İnsan olmak gibi. İnsan kalabilmek gibi” sözleriyle tarif ediyor.
Neslihan ve işvereni Nükhet sanayide bir cam atölyesinde çalışıyorlar. Yaptıkları işin erkeği kadını olmadığını söyleyen Neslihan, “Şaşırabiliyorlar ve şaşırmaya da devam edecekler. Kadın her sektörde var olacaktır. Olmalı da” derken Nükhet yaptığı işi “Zor ama çok keyifli. İnsan olmak gibi. İnsan kalabilmek gibi” sözleriyle tarif ediyor.
PERİ BAYAV
İzmir- “Elinin hamuruyla bu işlere karışma! Sanayide kadın mı çalışır! Bunlar erkek işi! Yapamazsın!” Bu kronikleşmiş cinsiyetçi söylemler, kadınların iş yaşamında sıkça maruz kaldığı cümlelerden sadece birkaçı. Cinsiyete dayalı meslek ayrımına maruz kalan kadınlar için şevk kırıcı olsa da buna karşı duracak ve bu algıyı yine kıracak olan elbette yine kadınlar. Çalışma yaşamında kadına yönelik ayrımcılığın yoğun olduğu sanayi sektöründe kadınlar yer bulamıyor. Niteliksiz işlerde çalıştırılıyor. Erkek egemenliğinin bu denli baskın olduğu bir sektörde yer alan Neslihan ve Nükhet’in hikâyesini gelin birlikte dinleyelim.
“İlk başlarda cam bile kesemezdim”
Neslihan Güleroğlu, Yeditepe Üniversitesi Resim Heykel Seramik (Plastik Sanatlar) bölümü mezunu. Şimdi bir cam atölyesinde çalışıyor. Neslihan lisede okurken, babası onu hem para kazanması hem de hayatı öğrenmesi için her yıl yaz tatilinde bu atölyeye gönderirmiş. O günden beri de cam ve ayna üzerine dekorasyon yapıyor. Vitray çalışmaları yapan Neslihan, cam boyama ve şekillendirme üzerine çalışıyor.
10 yıldan fazladır aynı atölyede çalıştığını anlatan Neslihan’ın hikâyesini onun ağzından dinleyelim:
“İlk başlarda cam bile kesemezdim. Şimdi ise aşağıdan usta telefonla beni arayıp ‘elmasını kap gel Neslihan, burada formalı bir cam kesilecek’ diye beni arıyor. Zamanla kendimi geliştirdim. Bir şey üretebilmek çok keyifli o yüzden işimi çok seviyorum. Zevk alarak çalıştığım bir işe sahip olduğum için çalışıyormuşum gibi gelmiyor bana.”
Mesleği babasından öğrenmiş
Ailesinin, “Ama o erkek işi yapamazsın” gibi cinsiyetçi bir tutum içerisinde kendisini yetiştirmediğini ve babasının kendisine tornavida tutmayı, kaynak yapmayı, canavarla demir kesmeyi öğrettiğini anlatıyor. Patronunun da bir kadın olduğunu söyleyen Neslihan, bu sayede sanayide çalışmakta daha az zorlandığını söylüyor. Atölyede çok rahat bir şekilde çalışabilen Neslihan, tulumlarını giyip sanayi içinde gezerken problem yaşamıyor. Montaja gittiğinde bir kadın çalışan gördükleri zaman şaşırabildiklerini ancak insanların bunu olumlu karşıladığını ifade ediyor. “Mesela film kaplamaya gidiyorum. Tek başıma film kaplıyorum. Yoldan geçen insanlar bile şey diyor: ‘bunu bir kadın mı yapıyor?’ Evet bir kadın yapıyor. Güzel tepkiler alıyorum. Kadını erkeği fark etmiyor burada. Bileğinin hakkını veriyorsan oluyor.” diyor Neslihan.
Kadınlar her sektörde olacak
Bir kadın sanayide çalışıyor diye niye “sanayi kadını” olarak yaftalandığına içerliyor, Neslihan. Yaptıkları iş erkek işi olarak algılandığı için zaman zaman yadırgandıklarını söylüyor. Ardından şunları ekliyor: “Şaşırabiliyorlar ve şaşırmaya da devam edecekler. Çünkü erkekler nasıl elini kolunu kullanıp güç harcayıp bir şeyler üretebiliyorsa aynı şekilde bunu kadınlarda yapabiliyor. Eksik bir şeyimiz yok. Erkeğin işini de yapabiliriz. Erkeklerde aynı şekilde bizim yaptığımız işleri yapabilir. Yaptığımız işin, kadını erkeği yok. ‘Sanayi de çalışan kadın’ olarak tabir etmemeliyiz. Kadın her sektörde var olacaktır. Olmalı da.”
Baba mesleğiymiş
Otuz yıldır burayı işlettiğini söyleyen Nükhet Bilenhassemercioğlu, buranın evi gibi olduğundan bahsediyor. Baba mesleğiymiş. Babasından kalmış atölye. Nükhet, “Biz burada kimseye pabuç bırakmayız. Benim personelim çok kıymetlidir.” diyor. Çalışan personelin kadın oluşu Nükhet’in hep koruyucu bir abla gibi anne gibi olmasına neden olmuş. Hep kalkan olmuş. Attıkları adımı hep dikkatli attıklarına asla ve asla personeline toz kondurtmadığını belirtiyor. Bir ekip olduklarını, o zincirlerden birisi koparsa bir topal bir çolak gibi olacaklarını vurguluyor.
“Buraya dosyayla, projeyle gelirler. Bakıyoruz ki insanlar sıkıntılı, çok farklı frekansta konuşuyorlar. O işi almadığımız çok zaman olmuştur. Çokta egosu yüksek insanlar gelmiştir, projelerini önlerine vermişizdir. Demişizdir ki şuanda elimiz çok dolu size hizmet veremeyiz. Onları da kırmadan ama personelimi de ezdirmeden hareket ederim. Benim personelim benim için baş tacıdır.” diyen Nükhet, bu işin kadını erkeği olmadığını gösteriyor.
İşleri hiçbir eksi toleransı kabul etmiyor
Bir aile gibi olduklarını ve herkesin evinde dahi yeri geldiğinde eşiyle, çocuğuyla, annesiyle, babasıyla tartışabildiğini söylüyor. Burada da aynı şekilde olabildiğini ancak burada minimuma indirmeye çalıştıklarını dile getiriyor. Herkesin evindeki stresi kendine diyen Nükhet, burada anahtarla kapı açıldığı zaman ruhunla ve bedeninle her şeyinle burada olmak zorunda olduklarını söylüyor. Çünkü çalıştıkları materyal cam ve ayna. Hiçbir eksi toleransı kabul etmediğine dikkat çekiyor.
Bedelini ödüyorsunuz!
Nükhet, sanayide çalışmanın zorluklarının olmamasının mümkün olmadığını ve çok zorluğu olduğunu vurguluyor. Sözlerine söyle devam ediyor: “Bir güzellik salonu bir podyum değil burası. Burası çekiçlerin, tornavidaların ve aklınıza gelebilecek bütün materyalleri kullanıldığımız bir alan. Ama ben çok çabuk adapte olduğumu düşünüyorum. Yaptığımız her ürün bizim çocuğumuz gibi. Ruhumuzu katarak aklımızı katarak en güzeli olması adına efor sarf ediyoruz. Sanayide olmak bir tık daha farklı. Madalyonu çevirdiğiniz zaman daha ağır. Bedelini ödüyorsunuz. Görüyorsunuz şuanda beni. Bir kadın gibi görünmüyor olabilirim. Postallar giyiyoruz, kot pantolonlar giyiyoruz ama çokta mutluyuz. Eldivenler takıyoruz. Elmaslar, penseler, tornavidalar, matkaplar kullanıyoruz. Zor değil dersek yalan söyleriz. İşimiz nakış gibi. Zor ama çok keyifli. İnsan olmak gibi. İnsan kalabilmek gibi. Çok zor ama o kadar lezzetli ki çok keyifli.”
Son olarak kadınlara işlerini sevip devam etmelerini ve asla havlu atmamalarını tavsiye eden Nükhet, el birliğiyle birbirlerine güç vererek bu yolda devam etmeleri gerektiğine vurgu yapıyor.