Bu çağın köleleri: Ev işçisi kadınlar
Ev işçisi kadınlar bu çağın köleleri olarak anılıyor. Onlar açlıkla çalışmak ve yoksullukları ile yalnız baş etmek zorunda bırakılanlardan. 16 Haziran Ev İşçileri Günü’nde ev işçisi kadınların koşullarını anlatmaya çalıştık…
SARYA DENİZ
Haber Merkezi - 16 Haziran tarihi tüm dünyada 2011 yılında Ev İşçileri Günü olarak ilan edildi. Uluslararası Çalışma Konferansı’nda 16 Haziran 2011’de “Ev İşçilerine İnsanca İş Sözleşmesi” ILO C189 kabul edilmesiyle ev işçilerinin asgari hakları tanındı. Alınan bu kararla tüm hükümetler ILO C189’u imzalamaya davet edildi. İlk imzacılar Uruguay ve Filipinler hükümetleri oldu. Bu imzalarla sözleşme yürürlüğe girmiş oldu. Ancak Türkiye bu çağrıya sessiz kalmayı tercih etti.
“Ev işleri” denildiğinde toplumsal rollerin akla ilk getirdiği kadınlar oluyor. Ev içinde yapılan her iş görünmez olurken bunun bir “iş” olarak kabul edilmesi de kolay değil. Üstelik emeğin tam karşılığının alınması zor. Bunun dışında hukuki korumdan ve sosyal güvenceden tamamıyla mahrum bırakılan kadınlar, hakları için ciddi bir mücadele yürütmek zorunda. Dünyada ILO verilerine göre ev emekçilerinin yüzde 87’sinin kadın olduğu belirtiliyor. Türkiye için ise bu oran yüzde 90 olarak ifade ediliyor. Kimi kaynaklara göre Türkiye’de 1 milyon ev işçisi kadın var. Göçmenlerin bu oranlara dahil edilmediği düşünülürse ev işçisi kadınların sayısı oldukça fazla.
Sigortasız, kötü koşullarda, tüm güvencelerden yoksun, psikolojik ve fiziksel şiddet, taciz ev işçisi kadınların sıralanan sorunları arasında yer alıyor. Bir yandan da Covit 19 pandemisinden en çok etkilenen iş kolları arasındalar. İşlerinden olanlar bir yana, devam edenler kölelik koşullarında çalıştırılmaya devam ediyorlar. Onlar “modern” çağın “köleleri” olarak kimsenin görmek istemediği, görmezden geldiği yoksullukları ile baş başalar. Covit ile birlikte omuzlarındaki yük daha fazla. Evde bakım hizmetlerinin ve hijyen ihtiyacının çoğalması ev işçisi kadınların çalışma yükünü daha da arttırdı. Kötü koşullara mahkum bırakılan kadınlarla ilgili kesin veriler yok. Ancak pandemi süreci bittiğinde tahmin edilemez boyutlarda kadının etkileneceği görüşünde uzmanlar birleşiyor.
Kayıt dışı tutuluyorlar
Türkiye’de son 8 yılda bine yakın kadın işçi yaşamını yitirdi. İş cinayetlerinin bir kısmını da ev işçisi kadınlar oluşturuyor. Onlarca kadın kayıt dışı çalıştırılırken yaşamını yitiriyor ve isimleri dahi anılmıyor. Tespit edilebilen yüzlerce kadın çalıştıkları evlerde taciz ve tecavüze maruz kalıyor. Binlerce kadının iş kazası geçirdiği biliniyor. Ev hizmetlerinde çalışanlar İş Kanunu kapsamı dışında tutuluyor. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun iş sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanıyor. Dolayısıyla da pandemi sürecinde hiçbir destekten yararlanamıyorlar.
Pandemiyi işverenler kullandı
Pandemi döneminde işveren bunu kendisi için bir fırsata çevirdi. Daha da ağır koşullarda çalıştırıldılar. Çoğu sigortasız, güvencesiz hatta aç çalışmak zorunda bırakıldılar. Ayrımcılığa maruz kalan kadınlar, karantina uygulamaları döneminde zorunlu olarak evlere kapatıldılar ve izin haklarından da mahrum bırakıldılar. Yatılı bakım hizmetlerinde çalıştırılan kadınların çalışma saatleri süresiz olarak değiştirildi ve böylece aileleriyle de irtibatları kesildi. Uzmanlar bu süreçte taciz ve şiddet olaylarının bu dönemde arttığına dikkat çekiyor.
Özellikle gündelikçi olarak çalışan kadınlar, daha çok işsiz kaldılar. Şans eseri gündelikçi olarak çalışmaya devam etmek zorunda kalan kadınların çoğu ise Covit 19’ a yakalandı.
Göçmen kadın işçiler kazandıklarını veriyor
Göçmen işçilerin durumları daha da vahim. Göçmen kadın işçiler Türkiye’ye gelmek için aracı firmaları kullanıyorlar. Bu firmalarla “güvenlik” gerekçesi ile işbirliği yapmak zorunda kalıyorlar. Ancak gelirlerinin belli bir kısmını bu firmalara vermek zorunda kalanlar var. Bir kısım aracı firma iş bulma karşılığında ailelerden komisyon ücreti alıyor. Bu yasal değil; ancak kadınlar bunu yoksulluklarına çare olarak görüyor. Kadınlar ortalama bir maaş kadarını aracı firmaya vermek zorunda kalıyor. Kadınların pasaportlarına el konuluyor. Çoğunluğu oturum alamadıkları için kaçak olarak ikamet ediyor. Bu kadınların 24 saat kesintisiz çalıştırıldıkları, ırkçı yaklaşımlara maruz kaldıkları, en çok da taciz ce tecavüze maruz kaldıkları ifade ediliyor.
Türkiye’de ev işçisi kadınlar ne istiyor?
Ev işçisi kadınlar ne istiyorlar? Kadınların özellikle pandemi döneminde daha yakıcı hale gelen sorunları nasıl aza indirilebilir?
■ Ev işçilerine yasaların koruması sağlanmalı.
■ İşsizlik yardımları, ev işçilerini kapsayacak biçimde genişletilmeli.
■ Sosyal koruma kapsamı, kayıt dışı ev işçilerini de kapsayacak şekilde genişletilmeli.
■ Ev işçilerine ev işlerine gittikleri vakit; koruyucu gereç ve yeterli salgın bilgisi sağlanmalı.
■ Destek paketleri kayıt dışı alanlarda istihdam edilen ev işçiliği başta olmak üzere tüm çalışanları kapsayacak şekilde koşulsuz genişletilmeli.
■ Türkiyeli ev işçilerinin işçi olma hakları tanınmalı.
Kadınlar 19:00’da buluşuyor
İmece Ev İşçileri Sendikası sosyal medya hesabından bir çağrı yaparak tüm kadınları 16 Haziran Dünya Ev İşçileri Günü’nde eyleme çağırdı. Sendika “Ev işçilerine güvence istiyoruz” diyecek ve kadın emekçilerin taleplerini dile getirecek. Ev işçisi kadınlar 16 Haziran günü saat 19:00’da Kadıköy Süreyya Operası önünde buluşacak.