Gazze’de su sorunu: Yüzde 97'si insan kullanımına uygun değil
Gazze’de suyun yüzde 97'si insan kullanımına uygun değil. Özellikle nitritle kirlenmiş yeraltı sularının tehlikeli seviyelere ulaştığını belirten Eczacı Sahar Al-Najjar, savaş atıklarının hastalıklara ve ölümlere neden olduğunu söyledi.
RAFIF ESLEEM
Gazze- İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları hayatın birçok alanını yaşanmaz hale getirirken, temiz suya erişim konusunda insanlar büyük zorluklar yaşıyor.
Uluslararası raporlar, Gazze Şeridi'ndeki suyun yüzde 97'sinden fazlasının insan kullanımına uygun olmadığına dikkat çekiyor ve bu durumun birçok hastalığa da davetiye çıkardığına işaret ediyor.
Konuyla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulunan Eczacı Sahar Al-Najjar, Gazze Şeridi’nde su sorunun önde gelen sorunlardan biri olduğunu söyleyerek, “İsrail saldırılarıyla birlikte alt yapı büyük oranda tahrip edildi ve temiz su kaynakları, kanalizasyon ve biyolojik atıklarla karıştı. Bu sorun hem bölge sakinlerini hem de yerinden edilmiş insanların sağlığına zarar veriyor. Kimyasal atıkların sulara karışması da kanser vakalarının artmasına neden olabilir” ifadelerinde bulundu.
‘Kullanıma uygun olmayan suları tüketmek zorunda kalıyorlar’
Gazze Şeridi’nde savaş öncesinde de su sorunun yaşandığını aktaran Sahar Al-Najjar, “Savaş öncesinde kentte su sektörü, ilgili makamların çözemediği birçok sorunla karşı karşıyaydı ve soykırımın yoğunlaşması ve sürekli yıkım sonucu ortaya çıkan malzeme kalıntılarına karışmasıyla bu sorunlar derinleşti. Şu an insanlar tarafından tüketilen su kullanıma uygun değildir. İnsanlar bir buçuk yıldır devam eden saldırılar nedeniyle kullanıma uygun olmayan suları tüketmek zorunda kalıyor. Sularda cıva ve kurşun gibi ağır metallerden kaynaklanan kimyasal kirleticilerin birikmesi sonucu insanlarda cilt hastalıkları, zehirlenmeler, ishal, kolera gibi birçok hastalık ortaya çıkıyor” dedi.
Biyolojik çeşitliliği etkiliyor
Kirli sudan çevrenin de etkilendiğine dikkat çeken Sahar Al-Najjar, bunun biyolojik çeşitlilikte açıkça görüldüğünü kaydetti. Sahar Al-Najjar, “Kirli sular toprağı da zehirliyor. Bu durum bölge sakinlerini ve çiftçileri de zor duruma sokuyor. Savaş atıkları ileriki yıllarda daha net ortaya çıkacaktır. Gazze Şeridi'ndeki su kirliliği oranı çok yüksek. BM raporlarında Gazze Şeridi'ndeki suyun yüzde 97'sinden fazlasının insan kullanımına uygun olmadığı ve özellikle de nitritle kirlenmiş yeraltı sularının tehlikeli seviyelere ulaştığı belirtiliyor. Ayrıca sürekli basınçtan dolayı su rezervlerine tuzlu su sızıyor. Mevcut dönemde kentte su arıtma tesisi de bulunmuyor” diye kaydetti.
‘Sulara sızan virüs ve parazitler hastalıklara yol açıyor’
Gazze Şeridi'nde uluslararası kullanıma izin verilmeyen patlamamış mermilerin ve roketlerin en önemli kirleticiler arasında yer aldığına dikkat çeken Sahar Al-Najjar, “Çünkü bunlardan gelen nitratlar suya sızıyor ve olası hastalıklara ve sorunlara neden oluyor. Savaş sırasında tespit edilemedi ama kirleticilerin etkileri daha sonra sıvı ve duman yoluyla ortaya çıkacak. Sulara sızan virüs ve parazitler kolera, tifo ve hepatite yol açıyor. Söz konusu hastalıklara karşı aşı ve uygun bir tedavi bulunmuyor. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, insanların yüzde 40’ı yakalandıkları hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetti. Önlemlerin alınmaması nedeniyle parazitler ve amipler yayılıyor. Günün her saati tonlarca roket şehre atılıyor ve bu durum suyu ve dolayısıyla balıkları da etkiliyor” sözlerine yer verdi.
‘Bebek maması kirli sudan yapılıyor’
Yaşanan tehlikelere karşı en savunmasız kesimlerin bebekler ve hamile kadınlar olduğunu açıklayan Sahar Al-Najjar, şöyle konuştu: “Bebekler için hazırlanan sütler kirli sudan yapılıyor. Çocukların yüzde 60’ı bu suları kullanıyor. Ayrıca yerinden edilen insanlar da tükettikleri kirli su nedeniyle çeşitli hastalıklara yakalanıyor. Bu duruma acilen çözüm bulunması gerekiyor. Öte yandan hastanelerin olmayışı ve sağlık hizmetlerinin sınırlı olması nedeniyle kanser, böbrek ve hepatit gibi hastalığı olan insanlar gerekli tedaviye ulaşamıyor. Sağlık hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle bu gruplar arasında ölümlerin artmasına yol açıyor.”
‘Uluslararası kuruluşlara büyük rol düşüyor’
Gazze Şeridi’nde su arıtma şirketleri aracılığıyla suyun tuzdan arındırılması işlemlerinin yapıldığını kaydeden Sahar Al-Najjar, “Mobil su arıtma istasyonları halkın yaşadığı acıları bir nebze olsun azaltabilir. İçme suyunun sağlanmasında en büyük rol ise uluslararası kuruluşlara düşüyor. İsrail güçleri insani yardım alanlarını bombalamama taahhüdünde bulunmuyor ve bundan kaynaklı yerinden edilenlerin çadırlarının daha yaşanılır bir alana kurulmasını öneriyorum. Yerinden edilmiş insanların yaşadığı kamplarda ayrıca farkındalık çalışmaları yapılmalı ve çadır yakınlarına tıbbı destek noktaları kurulmalı” çağrısında bulundu.