COP27 Zirvesi'nde çevre ve iklim krizi masaya yatırılıyor

Bilimsel Gazetecilik Forumu, kimi Arap ülkelerinden çevre ve bilim alanındaki gazetecilerin katıldığı bir dizi dijital seminer düzenledi.

CAROLİNE BAZZI

Beyrut- Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27), Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenleniyor. 6 Kasım’da başlayan ve 18 Kasım’a kadar sürecek olan COP27, kapsamında bir dizi etkin gerçekleştirilecek. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Paris Anlaşması ile belirlenen hedeflere yönelik eylemleri hızlandırmayı amaçlayan bu küresel etkinliğe, 190'dan fazla ülkeden dünya lideri, hükümet temsilcisi, şirketler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaş katılıyor.

COP27 etkinlikleri kapsamında Arap Bilim Gazeteciliği Ağı ve Bilim Gazeteciliği Forumu “En önemli çevresel ve iklim zorlukları ve gazetecilerin bilim insanları hakkında görüşleri nelerdir?” başlığıyla bir sempozyum gerçekleştirildi. Sempozyuma Mısır, Lübnan, Yemen, Tunus ve Mısır'da çok sayıda kişi katıldı. Gazeteci Sarah Matar, konuya ilişkin ajansımıza konuştu.

‘Herkes sorumluluk almalı’

Gazeteciler olarak temel görevlerinin gerçeği aramak olduğunu ifade eden Sarah Matar, “Bu gerçeğe en yakın bakış açısına ulaşmak için şüpheci davranmak gerekir. Çünkü bazen bilimsel araştırmalar da siyasallaştırılabilir” dedi. Ukrayna-Rusya savaşı, gıda güvenliği krizi, akaryakıt krizi, doğalgaz ve diğer krizler de değinen Sarah Matar, yüksek sıcaklık dalgaları, kuraklıklar ve sel baskınlarına da işaret etti. Bu krizlerden en çok zarar gören ve bedelini ödeyen ülkeler hakkında da değerlendirme yapan Sarah Matar, “Zengin ve gelişmiş ülkelerin ürettiği kirliliklerin en büyük bedelini gelişmekte olan ya da yoksul ülkeler ödüyor. Bizi iklim hakkında konuşmaya iten de bu oldu. Bu konu ciddi ve yakın geleceği tehdit ediyor. Bunun sorumluluğunu herkesin alması lazım” ifadelerini kullandı.

‘Slogan olarak kalmamalı’

Büyük ülkelerin, Rusya-Ukrayna krizi ışığında, gaz ve petrol krizinden muzdarip oldukları bahanesiyle tazminat ödemediklerini sözlerine ekleyen Sarah Matar, “Yeşil ekonomiye ve temiz enerji üretimine adil ve güvenli bir geçişi gerçekleştirmiş olsaydık, yakın geleceğimiz tehdit altında olmazdı. Bunun slogan olarak kalmaması gerekir. Günümüzde yeşil bir ekonomiye ve alternatif enerji üretimine, ister rüzgar ister su yoluyla, çeşitli seçeneklerle ulaşabiliriz. Lübnan, bir kriz nedeniyle güneş enerjisine yöneldi. Çevreye olumlu etkisi oldu” diye belirtti.

Kadınlar yoktu

Çin ve ABD’nin ara seçimleriyle meşgul olması nedeniyle COP27 zirvesine katılmadığını ifade eden Sarah Matar, kirliliğe neden olan Çin ve ABD’nin katılmadıkları için şimdi pişman olduklarını söyledi. İklim değişikliği tehdidi altında olan üç milyar insanın varlığından bahseden Sarah Matar, Şarm El-Şeyh'te düzenlenen COP27 zirvesinde resmi delegasyonlarda kadınların olmadığına işaret etti. “Katılan tüm resmi rakamlar arasında belki de kadın sayısı ikiyi geçmedi” diyen Sarah Matar, “Kadınlar sadece çevre alanında değil birden fazla alanda yoklar. Toplumun ataerkil olması ve özellikle katılan resmi delegasyonlar başta olmak üzere birden fazla alanda kadının rolünü marjinalleştirdiği için resmi delegasyonların erkeklere özel olduğuna inanıyorlar. Kadınların yetenekleri ve çok aktif bir rolü var. Örneğin Lübnan'daki kadınlar çevre alanında çok aktif” şeklinde konuştu.

‘Uzman gazeteci sayısı sınırlı’

İklim değişikliğinin kadınlar, özellikle de mülteci toplulukları üzerindeki olumsuz etkilerine değinen Sarah Matar, iklim değişikliğinden en çok etkilenenler grupların, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğunu belirtti. Kadınların yaşamın her yerinde olması gerektiğine işaret eden Sarah Matar, bilimsel araştırma ve çevre konusunda kadın öncülerin rolüne ihtiyaçlarının olduğunu ifade etti. Sarah Matar, çevre alanında uzmanlaşmış gazeteci sayısının çok sınırlı olduğuna dikkat çekti. Sarah Matar, “Bu zirve, İklim Değişikliği Zirvesi'nde ülkelerini temsil eden delegelerin, kayıp ve zararların tazminine ilişkin bir maddeyi yürürlüğe koymaya karar vermesidir. Konferansın resmi gündemine ilk kez resmi gündeme dahil edilmiştir. Geçen zirvede, gelişmiş ülkeler bu maddenin konferansın resmi gündemine alınmasından kaçınmaya çalışmıştı” dedi.