Can çekişen Peri Vadisi’ne 9’uncu HES yapılmak isteniyor

Peri Vadisi suyu üzerinde yapılmak istenen 9’uncu HES projesine dair konuşan KAYY-DER Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Yeliz Vergili, yeni bir projenin can çekişen doğaya karşı öldürücü bir darbe olacağına çekerek, vadi üzerinde var olan 8 HES’in bölgeye büyük zararlar verdiğini ve biran önce bu yanlıştan dönülmesi çağrısında bulundu.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Çêwlig - Bingöl, Elazığ, Tunceli sınırları içinde bulunan Peri Vadisi’nde yeni bir HES projesi yapılmak isteniyor. Vadi üzerinde 6’sı baraj tipi 8 adet HES projesi mevcut. Yapılmak istenen 9’uncu projeye bölge halkı ve ekolojistler tepki gösterirken, projelerin bölgede tarım ve hayvancılığa ket vuracağı düşünülüyor. Yapılmak istenen projeye dair görüştüğümüz Kiğı, Karakoçan, Adaklı, Yayla Dere, Yedisu ilçeleri Sosyal Dayanışma, Yardımlaşma, Kalkındırma ve Kültür Derneği (KAYY-DER) Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Yeliz Vergili, var olan projelerin bölge halkına ve tarıma ciddi zararlar verdiğini ifade etti. Yeliz Vergili, yapılmak istenen HES projesine karşı bölge halkının bilinçlendiğine de dikkat çekti.

“Vadi üzerinde tamamlanmış 8 HES projesi var”

Üç kenti ve yüzlerce köyü kapsayan 8 projenin 2012 yılından beri faaliyette olduğunu belirten Yeliz Vergili, “Peri vadisi coğrafyasında mevcut olan 9 tane HES projesi var. Bunların 8’i tamamlanmış durumda ve bu projeler Dersim, Bingöl ve Karakoçan bölgelerini kapsıyor. Bu projeler bölgede tarım, hayvancılık ve ulaşım noktasında insanlara ciddi zorluklar çıkarıyor. Bu santraller nedeniyle vadide ve köylerde yaşayan insanlar ulaşım sıkıntısı çekmektedir. Bu sıkıntı nedeniyle köylüler hem zamansal hem de maddi anlamda büyük kayıp yaşamaktadır” dedi.

“Projenin zararları iki yıldır kendisini gösteriyor”

Vadide santraller nedeniyle dönem dönem kuraklık yaşandığına değinen Yeliz Vergili, kuraklık nedeniyle vadide balık ölümlerinin arttığına dikkat çekti. Bölge için kutsal sayılan dağ keçilerinin; geçiş yollarında baraj suları yüzünden oluşan göletler nedeniyle can verdiğini ifade eden Yeliz Vergili, şunları söyledi: “Tarım noktasında ciddi bir sıkıntı var, çünkü mevcut olan HES’lerin yaratmış olduğu kuraklıktan kaynaklı tarımsal anlamda su kaynaklarına el konulmuş oldu. Bu kuraklık kendini iki yıldır net bir şekilde gösteriyor. Bundan kaynaklı tarımla uğraşan insanlar sıkıntılar yaşıyor. Bu sıkıntılar kendini yeni yeni gösteriyor, ama ilerleyen dönemlerde kendini daha çok kötü hissettirecektir.”

“Kuraklık nedeniyle hayvanlar aç kalıyor”

Yaşanan kuraklık nedeniyle meraların da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını dile getiren Yeliz Vergili, bölgede tarım ve hayvancılık ile uğraşan insanların kışı nasıl geçireceklerini kara kara düşündüklerini kaydetti. Yeliz Vergili, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Dünya balı sıralamasında Bingöl balı ikinci sırada yer alıyordu, ama bu seneki kuraklıktan kaynaklı yeteri kadar çiçek olmadığı için arıların beslenmesi noktasında ciddi sıkıntılar yaşandı. Birçok köylü arılarını şekerle beslemek zorunda kaldı. Bu nedenle mevcut olan balın kalitesi de düştü. Ekolojik kırımdan kaynaklı oradaki meralar kurumuş durumda. O yüzden hayvanlar aç kalıyor. Köylüler orada hayvanlarını nasıl besleyeceklerini bilmiyorlar.”

“Coğrafyaya ve insanına düşmanlık yapılıyor” 

“Bu kadar sorun yaşanıyorken yeni bir HES projesi can çekişen doğaya karşı yapılan öldürücü bir darbe olacaktır” diyen Yeliz Vergili, projelerin bölge coğrafyasına ve insanına düşmanlık olduğuna dikkat çekti. Yeliz Vergili, “Bu kadar sıkıntıya rağmen yeni bir proje mevcut olan canlıların nefes alamaz hale gelmesi demektir. Bu sadece orayı ilgilendiren bir durum da değildir. Oraya verilen zarar Türkiye'nin en uç noktasına kadar zarar verir. Bu nedenle bu HES’ler sadece Bingöl ve çevre illerini değil ülkenin her yerini etkileyecek sonuçları olur” diye konuştu.

“İnsanlar projelere karşı bilinçleniyor”

Projelere karşı dernek olarak bölgede görüşme ve izlenimlerinin devam ettiğini ifade eden Yeliz Vergili son olarak şunlara yer verdi: “Bu sene insanlar tarım ve hayvancılık noktasında  yaşanan tahribatın farkında. İnsanlar bu projelere tepki gösteriyor ve bilinçleniyor. Yıkıma karşı bizler KAYY-DER öncülüğünde çalışmalar yürüttük. Basın açıklaması yaptık ve bölgedeki insanlarla görüştük. Mevcut olan bu tahribatları sadece biz değil herkes yaşayacak ve hissedecek. İklim krizi noktasında yaşamlarımızın zorlanacağı bir döneme giriyoruz.“