dosya
-
Libya’da sendikal mücadelede kadınların dönemi başlıyor -2
Nermin Sharif: Baskılara rağmen mücadelemden vazgeçmedim Libya’da öldürülmek istendi, gözaltına alındı, pasaportuna el konuldu, dışlandı, hakkında yalan yanlış bilgiler paylaşıldı, ancak sendikal mücadeleden vazgeçmedi. “Tüm baskılara rağmen başaran ben oldum” diyerek, yaşadığı bu mutluluğu paylaşan Libya Sendikalar Genel Federasyonu Başkanı Nermin Sharif, ülkesinde kadınların sendikal mücadelesi konusunda önemli çalışmalarda bulunduğunu belirterek, İşçi Kadın Ağı ile büyük bir kadın örgütlenmesine gideceklerinin de müjdesini verdi.
-
Libya’da sendikal mücadelede kadınların dönemi başlıyor -1
Dünden bugüne sendikal mücadele Sendikal mücadele ülkeden ülkeye farklılık gösterirken, 1972’den beri grevlerin yasak olduğu Libya’da ise tüm baskılara rağmen bu mücadele varlığını sürdürüyor. Demokratik olmayan ülkelerde sendikal faaliyetler bir tehlike olarak görülürken, İslam ülkelerinde toplu pazarlığa ilişkin uygulamalara bakıldığında da farklılıklar ortaya çıkıyor. İki günlük dosyamızın birinci bölümünde sendikal faaliyetler hakkında bilgiler paylaşırken, ikinci bölümünde ise Libya Sendikalar Genel Federasyonu Başkanı Nermin Sharif’in ülkesinde yürüttüğü sendikal mücadele hakkındaki röportaja yer vereceğiz.
-
Dosya: İlk gözden çıkarılanlar: Kadınlar -3
Erkekler tarafından öldürülen kadınlar ve kendi yaşamlarını savunmak adına öldürmek zorunda kalan kadınların hukuki süreçlerini feminist avukat Diren Cevahir Şen’e sorduk. “Kadınlar devlet tarafından korunmuyor, şiddet anında aradıkları polis tarafından tutanak dahi tutulmadan evlerine geri gönderiliyor, adına ev denilen işkencehanelerde yaşamak zorunda bırakılıyorlar. Hayatlarına sahip çıktıklarında ise bu kadınlara ne TCK 25 ne de TCK 27/2 uygulanıyor”
-
İlk gözden çıkarılanlar: Kadınlar -2
“Meşru Savunma ve Zorunluluk Hali” Türk Ceza Kanunu’nun 25’inci Maddesi’nde açıkça belirtiliyor; ancak erkek şiddetine karşı yaşam haklarına sahip çıkan kadınlar için ne yazık ki büyük ölçüde uygulanmasında sorunlar yaşanıyor. Ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınların, meşru müdafaa hakkı sistematik olarak görmezden geliniyor.
-
İlk gözden çıkarılanlar: Kadınlar
Cumhurbaşkanlığı tarafından Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı feshi kadınların büyük tepkilerine yol açtı. Sözleşmede kadınları, şiddeti uygulan kişiden korumak için yer alan uzaklaştırma ve koruma tedbiri çıkarma konusundaki maddeler oldukça önemliydi. Tüm bu koruma ve uzaklaştırma kararlarına rağmen erkeler tarafından katledilen kadınların sayısı sözleşmenin de feshi ile artarak devam ediyor. Kadınlar haklarında koruma kararı olmasına rağmen öldürülüyor. Koruma isteyen kadınlar görmezden gelinerek yaşadığı şiddetle baş başa bırakılıyor. Sözleşmeyi kaldıran devlet kadın cinayetlerini açıklarken “cinayet” demekten imtina ediyor. Kadın cinayetleri, şüpheli kadın ölümleri, sokak ortasında herkesin gözü önünde yaşanan kırım hükümetin gündeminden uzak! Dosyamızda koruma kararlarına rağmen katledilen, korunamadıkları ya da önlem alınmadığı için ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınlar olacak.
-
Siyaset/Erkek,Yargı/Erkek, Fail/Erkek: 18 yılda 6 bin 759 kadın katledildi -3
“Hükümet kadın katliamlarını önleyemediği için istifa etmeli” Failler iktidarın hem söylemleri hem de pratiklerinden cesaret alıyor. Artık mahkeme salonlarında katiller iktidarı referans göstererek savunmalarını veriyor. “AKP’nin kadın politikaları ülkeyi nasıl yönlendiriyor?” sorusu üzerinden süreci ve özellikle artan kadın katliamlarını değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekilli Remziye Tosun, hükümetin kadın katliamlarını önleyemediği için istifa etmesi gerektiğini söyledi.
-
Siyaset/Erkek, Yargı/Erkek, Fail/Erkek: 18 yılda 6 bin 759 kadın katledildi - 2
“Ataerkil düzen eşitsizliği besliyor” Mardin, Batman, Siirt ve Urfa’da kadınlar, bulundukları kentlerde kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, ataerkil düzenin eşitsizliği beslediğini vurguluyor. Bölgede artan kadın katliamları, intihar adı altında yaşanan şüpheli ölümlere dikkat çeken kadınlar, aynı zamanda özel savaş politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceklerini dile getiriyor.
-
Siyaset/Erkek, Yargı/Erkek, Fail/Erkek: Türkiye’de 18 yılda 6 bin 759 kadın katledildi -1
AKP’nin iktidarda olduğu 18 yılda en az 6 bin 759 kadın katledildi. Öldürülen kadınların sayıları bu dosya yayına girdiği tarihe kadar da arttı. Ancak bu tablo ve artık sokakta herkesin gözleri önünde gerçekleşen vahşete karşı hiçbir adım adım atılmadı; atılmıyor. Devlet korumaları kağıtlar üzerinde kalıyor. Şüpheli kadın ölümleri artarken bu konuda da yeterli soruşturmalar yürütülmüyor. Üstelik kadınların mücadelesi ile imzalanan İstanbul Sözleşmesi gibi birçok kazanımın üzeri çiziliyor. İktidar politikalarıyla kadınları hedef göstermekten çekinmiyor. Türkiye’de kadın kırımı yaşanıyor! Dosyamızda genel olarak Türkiye’de kadın katliamlarını ve özelde Kürt şehirlerinde yaşanan erkek şiddetine dikkat çekiyoruz. İlk bölümüzde de yaşananların özeti ikinci ve sonraki bölümlerde ise Diyarbakır, Mardin ve Batman gibi şehirlerde kadınlara yönelik yaşam hakkı ihlallerinin geldiği boyutu anlatacağız.
-
23 Nisan: İstismarın karanlığındaki çocuklar
Türkiye’de bugün “çocuk bayramı” olarak kutlanıyor. Çocuklara yönelik cinsel istismar, evlendirmeler, işçilik, yoksulluk oranlarının tavan yaptığı ülkede çocuklar için 23 Nisan “bayram” olmaktan çok uzak. 2021’in sadece ilk 3 ayında 41 çocuk cinsel istismara maruz kaldı. 2019 yılında 232 çocuk intihara sürüklendi, son 5 yılda en az 328 çocuk iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirdi. Pandemi ile birlikte kapalı kapılar ardında çocukların bırakıldıkları karanlığın boyutları henüz bilinmiyor.
-
Enfal Katliamı ve geride kalanlar: Soykırımın en açık hali -3
Baas rejiminin ölüm kamplarına ulaşmadan önce çocuklarıyla birlikte kaçmayı başaran Atiye Husen Mehmud “Hamileydim ve üç küçük çocuğum vardı. Eşim çocuklara bir şeyler almak için gitti ve bir daha geri gelmedi.” diyerek acısını bir tırnak parçasıyla hafifletmeye çalışıyor. Kürdistan Yurtseverler Birliği üyesi Taban Germiyani de yaşadıkları acıyı asla unutmayacaklarını söylerken “Enfalli kadınlar hem sosyal hem de zihinsel olarak çok hasta ve çaresiz bir topluluk olarak tarihe geçti.” şeklinde konuşuyor.
-
Enfal Katliamı ve geride kalanlar: Soykırımın en açık hali -2
Enfal Katliamı’nın izleri üzerinden yıllar geçse de silinmedi. Şahzade Mihemed Hesen ve Sabriye Ehmed Salim, yüreklerinde hala acı izleri taşıyan iki kadın. Katliamdan sonra hafızalarında kalanlar kolay kolay unutulacak gibi değil. Biri eşini ve korkudan karnındaki bebeğini kaybetti, diğeri yaşadıklarını “film sahnesindeydik” diyerek, anlatmaya başlıyor. Acılarını hafifletecek tek bir gerçeklik var o da adaletin sağlanması.
-
Enfal Katliamı ve geride kalanlar: Soykırımın en açık hali -1
Yıllar önce cellatlar Kürtlerin üzerine ölüm kustu. Yıllarca süren 8 aşamalık bir katliam gerçekleşti. Kürt çocukların ve hatta bebeklerin yok edildiği kadınların pazarlarda satılarak işkence edildiği ve insanların hayal bile etmek istemediği bir şekilde öldürülmesiyle yaşanan süreç Enfal ile doruğa ulaştı. Bugün izlerini geride kalanların acıyla taşıdığı Enfal Katliamı, dosyamızda tüm ayrıntıları ile yer alacak. İlk bölümde yaşanan süreci özetleyeceğiz. Dosyanın diğer bölümlerinde ise tanıklar bize Enfal’in izlerini anlatacak. Kürtlerin yüz yıllardır yaşadığı soykırımın bir parçası olan Enfal Katliamı dünyanın yüzleşmesi için tarihteki yerinde tüm izleriyle duruyor.
-
-
-
-
-
-
-
-