Efrin işgalinin 5 yılı: Soykırım ve kadın kırımıyla kimliği değiştirilen şehir (2)

Türk devleti ve ona bağlı çeteler, 5 yıllık Efrin işgali boyunca politika ve uygulamalarıyla Kürt soykırımı ve kadın kırımı gerçekleştirirken, şehrin kimliği, tarihi ve hafızasını değiştirerek Efrin’i ilhaka girişti.

BÊRÎTAN SARYA

Türk devleti 20 Ocak 2018’de başlattığı işgal harekâtından bugüne doğa, tarih katliamı, kadın kırımı ve Kürt soykırımı uyguladı. 5 yıllık işgal sürecinde, tarihi boyunca Kürtlerin Merkezi olan ve Kadın izleri taşıyan şehrin demografisi ve kimliği değiştirildi.

İşgalci Türk devleti, Efrin’de, Rojava Devrimi’yle birlikte şehirlerini cennete çeviren Kürtlere karşı soykırım politikaları uygularken, Efrin'i Sunni Türk kimliğine büründürmeye girişti.

İşgalle birlikte Türk devletinin Hatay Valiliği'ne bağlanan Efrin’de, Kürtlere ait ne varsa talan edildi, yıkıldı. Ölüler mezarından çıkarıldı.  İşgalciler Efrin’de 1000 üzerinde kadını kaçırırken, 96 kadını ise katletti.

Türk devletinin 5 yıllık işgal süreci DAİŞ’i bile geride bırakan sistematik bir işkence, vahşet ve kırım içeriyor. 21'inci  yüzyılın en vahşi kırımı bugün Efrin’de gerçekleştiriliyor.

Soykırım politikaları uygulandı

Suriye Efrin İnsan Hakları Örgütü’nün verilerine göre 20 Ocak 2018’den bugüne kadar 500’den fazlası Türk devleti ve çetelerin bombardımanlarında olmak üzere en az 665 sivil katledildi. Katledilen sivillerden en az 92’si Türk devleti ve çetelerinin işkenceleriyle yaşamını yitirdi. 5 yıllık süreçte işgalciler 700’den fazla kişiyi yaraladı.

Türkiye Efrin işgal harekatının başlangıcından itibaren Kürtlere dönük geliştirdiği soykırım kapsamında ölüleri de hedef aldı. İşgal sürecinde Efrin’in her 4 şehitliğini de yıkan işgalciler, Şehit Avesta Xabur şehitliğini hayvan pazarına dönüştürdüler. Türk devleti ayrıca 14-15 Temmuz'da Efrîn şehir merkezinde Çağın Direnişi’nin sivil ve asker şehitlerin yer aldığı Şehitliği iş makinaları ile kazarak, cenazeleri çıkardı. Bunun üzerine devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı, ”YPG’nin infaz ettiği kişilerin toplu mezarı” diye yalan haber yaptı. Türk devletinin bu yalanı kısa süre içerisinde YPG ve Efrîn Bölgesi Şehit Aile kurumunun arşiv görüntüleriyle boşa çıkarıldı. İşgalciler şehirde yaşayan Alevi ve Êzidîlere ait 28 türbe ve ziyareti de tahrip etti.

Efrin demografisi değiştirildi

Türk devleti 5 yıllık işgali sürecinde Efrin’in demografisini değiştirdi. Türk devleti köy ve diğer yerleşim yerlerinin, okulların, meydanların, onlarca tarihi mekânın Kürtçe olan isimlerini değiştirerek, Türkçe ve Arapça isimler verdi. İşgal öncesi şehir nüfusunun yüzde 96’sını oluşturan Kürt nufusu 5 yıllık süreç içerisinde yüzde 20’lere indi.  Şehrin işgaliyle birlikte 350 binden fazla yurttaş göç etmek zorunda kalırken; Efrin’e başta Doğu Guta ve İdlib olmak üzere Suriye’nin çeşitli yerlerinden, Türkiye, Filistin ve Irak’tan çete aileleri ve yerleşimcilerden oluşan 500 binden fazla kişi getirilerek yerleştirildi.

İşgalden sonrada şehirde kalmaya devam eden Efrinlilerin büyük bölümü de Türk devletinin katliam, talan, işkence, tecavüz vb. uygulamaları nedeniyle şehirden kaçmak zorunda kaldı. İşgalciler Hristiyanlar, Aleviler ve Êzidiler üzerine daha fazla baskı uygulayarak Müslümanlığı dayattı. İşgalden önce şehirde yaşayan 1000 civarında Hristiyan’dan sadece birkaçı şu anda şehirde kaldı. Şehirde yaşayan Êzidîlerin oranı ise 25 binden yaklaşık 2 bine düştü.

Suriyeliler Türk-İslamcı ucube bir ulusa dönüştürülüyor

Efrin’e getirilen 500 bin üzerinde yerleşimci, işgal nedeniyle şehri terk etmek zorunda kalan vatandaşların evlerine, onlarca çadır kampa yerleştirilirken son 2 yıldır demografi değiştirme planı çerçevesinde kalıcı priket evlerden (sömürge evleri) oluşan kampların yapımına hız verildi. Şimdiye kadar tamamlanan 22 kamp Körfez ülkeleri, Filistinli bir dernek, ayrıca Türk devletine bağlı AFAD, İHH, Yasevi Yardım Vakfı vb. AKP ve MİT’e bağlı dernekler tarafından fonlanıyor. Efrin’de bu temelde yapılan sömürge evlerden oluşan bu kamplardan birine de 2009 yılında ölen Büyük Birlik Partisi Başkanı ülkücü Muhsin Yazıcıoğlu’nun ismi verildi.

İçinde karakol, cami, priket evler, okul vb. yapıların bulunduğu bu kamplarla hem bölgeye taşınan yerleşimciler kalıcılaştırılmak hem de Efrin'de Özerk Yönetim sürecinde yaşanan Demokratik Ulus modeli aksine Suriyelilerin Türk İslam modeline göre yaşaması yani yeni ve ucube bir uluslaşma hedefleniyor. Demokratik Ulus modeli ne kadar kadın özgürlükçü, demokratik ve halkların kardeşliğini esas alıyorsa bu yeni geliştirilen ucube ulusta o kadar cinsiyetçi, ırkçı, dinci temelde geliştiriliyor. Bununla bölgedeki Kürt, kadın ve demokrasi kültürü belleklerden silinmeye çalışılıyor.

Türk iline dönüştürülüyor

İşgal harekâtıyla temel hedeflerinden birinin halkların ve kadınların iradesiyle kurulan özerk yönetimi tasfiye etmek olan Türk devleti işgal sonrası Efrin’i Hatay Valiliği'ne bağlayarak bir Türk iline dönüştürmeye başladı. Her ne kadar Efrin’i siviller yönetiyor gibi göstermek için Nisan 2018’de ‘’yerel meclisler’’ adıyla 7 oluşum kurulsa da Efrin direk MİT ve Hatay Valiliği'nin yönetiminde. Hatay Valisi ve MİT düzenli olarak bu oluşumlarla, çete guruplarıyla ve işgal sonrası görevlendirilen muhtarlarla toplantılar yaparak neler yapacaklarını belirliyor. Efrin’de halkın temsilcileriyle kendi kendini yönettiği Özerk Yönetim süreci aksine 5 yıllık Türk işgali sürecinde sivillerin şehir yönetiminde hiçbir iradesi kalmadı.

Suriye parasını yasakladılar

Türk devleti, Efrîn’ın kimliğini değiştirme planının bir parçası olarak, bölge sakinlerini Türk kimlikleri çıkarmaya zorlarken, Türk devleti kurum ve kuruluşlarını Efrin’e taşıdı. Kasım 2018’de Efrin’de, Posta, Telefon, Telgraf (PTT) kurumunun Antep Müdürlüğü'ne bağlı bir şubesi açıldı. Türk devleti işgal ardından soykırım politikalarının bir parçası olarak da okullarda Kürtçeyi yasaklayarak eğitimi Arapça ve Türkçe olarak, Türk Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına göre değiştirdi. Öğrenciler Türkçe konuşmaya zorlandı. Gerek okullarda verilen eğitim gerek Efrin genelinde açılan yüzlerce kuran kursuyla, Kürt, Arap çocukları Türk-İslamcı bir temelde yetiştirilmeye başlandı.

Efrin’de 2019 yılında Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğü'ne bağlı olarak ‘’Eğitim Fakültesi’’ kuruldu ve Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Sınıf Eğitimi ve Türkçe Eğitim programları açıldı. Yine Türk devleti tarafından Mart 2021’de Efrin’de Suriye parasının kullanılması yasaklanarak, halk Türk parası kullanmaya mecbur edildi.

Efrin’den dünyaya terör ihraç edildi

İşgalle birlikte en az 25 İŞİD artığı SMO çete gurubu şehre girerek bölge bölge dağıtıldı. 5 yıl içerisinde bu çete gurupları arasındaki talan, hırsızlık ve alan kavgaları neredeyse günlük hale dönüştü.

Türk devleti, 5 yıl içerisinde içlerinde binlerce eski İŞİD çetesinin olduğu SMO çetelerini Efrin’den Libya’ya, Karabağ’dan Yemen ve Ukrayna’ya kadar birçok bölgeye savaş için taşıdı.

Eski DAİŞ ve Heyet Tahrir Şam (HTŞ) çetelerine Efrin’de bazı merkezlerde çocuklara, Selefilik temelinde dini eğitim verdirildi.

Haziran 2022’den bu yana ise uluslararası terör örgütleri listesinde olan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) çeteleri Efrin’de yer yer kendi isimleriyle yer yer Feylaq Şam ve Ahrar Şam çete gurupları ismiyle bulunuyor. Bölgedeki kaynaklar HTŞ’nin Efrin’de işgalcilere ait asayiş çalışmalarında etkin olduğunu ve operasyon yaptığını ifade ediyorlar.

İşgalciler Kürt tarihini yok etmeyi hedefliyor

Efrinde bulunduğum 2017 yılı yaz ve sonbahar aylarında tarihi mekanları gezerken, karşısında Amanos dağları ve bir Türk karakolu bulunan Nebi Huri Kalesi'nin eteğinde tanıştığım Leyla isimli bir Efrinli kadın, ‘’Eğer Türk devletinin saldırıları olmasa tarihimizi daha iyi araştırır ve bu tarihi eserleri daha iyi korurduk. Efrinin her yeri tarih kokar’’ demişti.

Gerçekten de Türk işgal saldırıları ve işgal Efrin’in bu tarihi yapısının korunmasına izin vermediği gibi, Kürt ve kadın kültürünün derin izlerini taşıyan bu tarihi yapıları yok etmeyi esas aldı. İşgal harekatının ilk günlerinde 26 Ocak 2018’de Eyn Dara Tapınağı, 29 Ocak’ta ise Nebi Huri Kalesi, Türk uçakları tarafından vurularak büyük oranda yıkıldı. Türk devleti bununla da yetinmedi. Çeteler eliyle yerüstü ve yeraltındaki tüm tarihi eserleri yağmaladı. 5 yıllık işgal sürecinde Efrin’in tarihi yerleri, tepeleri, tapınakları ve kutsal olan her yer bilinçli bir şekilde hedef alındı. Efrin Kantonu Tarihi Mekanlar ve Müzeler Konseyi şehirde 78 tarihi tepenin olduğunu belirterek, bunların işgalciler tarafından kazılarak yağmalandığını belirtti. Efrin’de en az 59 tarihi yer yıkıldı ve 20 binden fazla tarihi eser kaçırılarak büyük bölümü Türkiye üzerinden yurtdışına pazarlandı.

İşgalci Türk devleti ve çeteleri 5 yıllık işgal sürecinde Efrîn doğasını da sistematik biçimde yok edip sömürdü. İşgalciler Efrin’deki 367 bin ağacı keserken, 13 bin 500’den fazla ağacı ve 12 bin hektardan fazla bahçe ve ormanı yaktı.

Yarın: Kadın kenti Efrin kadın kırım merkezine dönüştürüldü