Cinayet değil cins kırım-III
Birçok kadın adalet aradıkları mahkemelerin önlerinde öldürüldü!
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürüldü, 171 kadın da şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Bu süreçte birde ‘‘İntihar etti psikolojisi bozuktu’’, ‘‘Şakalaşıyorduk yüksekten düştü’’ gibi bahanelerle öldürülen birçok şüpheli kadın ölümü dosyası da kapatılmak isteniyor. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı her biri hayatta olacaktı. Birçok kadın o adalet aradıkları mahkemelerin önlerinde öldürüldü! Kadınları koruyan bu yasa zaten gerektiği gibi uygulanmazken, şimdi bir de tamamen kaldırılması gündemde.
EKİM ZEYNEP YAĞMUR
Ankara- Kadınlar, bu yıl, bir taraftan bütün dünyayı etkisi altına alan küresel COVID-19 salgını ile mücadele ederken, bir taraftan da salgın sürecinde artan kadına yönelik şiddetle ve bu şiddetin önlenmesinde önemli bir yeri olan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a ve İstanbul Sözleşmesi’ne karşı yapılan saldırılarla mücadele etti.
Kadına yönelik şiddet; küresel çapta etkili bir sosyal sorun olması nedeniyle koruyucu ve önleyici pek çok ulusal ve uluslararası yapı ve mekanizmayla ilişkili.
2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi de resmi adıyla “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, kadına yönelik şiddet özellikle de ev içi şiddetle mücadele konusunda imzacı devletlere yaptırım yükümlülüğü getirmesi bakımından en önemli uluslararası belge olarak kabul görüyor.
İstanbul Sözleşmesi’nin paralelinde hazırlanan “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” 2012’de yürürlüğe girerek kadınları korumada başvurulan en etkili yasal mekanizma olarak önemini koruyor.
Türkiye’de sözleşme kapsamında kadın örgütlerinin büyük mücadeleleri sonucunda atılan somut adımlardan biri kuşkusuz çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun.
Nitekim kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri oranının her geçen gün artması alınan tedbirlerin ve müdahalelerin yetersiz kaldığını açıkça gösteriyor. Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre; kadınların %44’ü uğradığı şiddeti kimseyle paylaşmıyor ve kadınların %89’u maruz kaldığı şiddeti önlemek ve gereken desteği almak için herhangi bir kuruma başvurmuyor.
Bu durumun nedenleri olarak kadınların büyük çoğunluğunun korktuğu, utandığı, erkeğin değişebileceğine inandığı, talebinin yetersiz kalacağını düşündüğü, çocuklarını koruma ve kaybetme kaygısı taşıdığı ve zoraki barışma gibi nedenlerle uzun süreli bir şiddet döngüsüne hapsolduğu belirtiliyor. Bu noktada bireylerin ihtiyaç duydukları sosyal hizmetlere erişimi önündeki engellerin kaldırılması, kapsamlı ve etkili sosyal hizmet müdahaleleri, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde zaruri bir ihtiyaç olarak görülüyor.
Pandemi koşullarında derinleşen ekonomik kriz, var olan cinsiyet eşitsizliğini de derinleştirirken, ne yazık ki artan kadın şiddetine, işsizliğe ve yoksulluğa dair hiçbir önlem alınmadı.
Kadınların şiddete uğradıklarında başvurabileceği mekanizmalar hızla çalıştırılmalıyken; sığınabilecekleri danışma ve dayanışma merkezlerinin yetersiz olması, pek çok ilde sığınma evlerinin olmaması, ilgili yasayı uygulaması gereken kolluk kuvvetlerinin görevlerini yapmaması, koruma ve tedbir kararlarına uyulmaması gibi nedenlerle bu yıl da yüzlerce kadın yaşamdan koparıldı.
Var olan ama etkin şekilde uygulanmayan 6284 sayılı yasa kadınlara aşağıdaki hakları tanıyor:
* Kadının ve çocukların, bulunduğu veya başka bir ilde bulunan sığınma evine yerleştirilmesi,
* Hayati tehlike olması halinde geçici koruma (yakın koruma) verilmesi,
Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması ve şiddete maruz kalan kadının konut, okul, işyeri gibi adreslerinize yaklaşmasının engellenmesi,
* Şiddet uygulayanın telefon, mail, sosyal medya gibi iletişim araçlarıyla rahatsız etmesinin engellenmesi,
* Şiddete uğrayan kadının adresinin herhangi bir kurumda görünmemesi için gizlenmesi,
* İşyerinin değiştirilmesi,
* Şiddet uygulayanın silahını polise teslim etmesi (Polis ve jandarma olarak görev yapıyor dahi olsa),
* Geçici maddi yardım bağlanması,
* Kadının oturduğu eve aile konut şerhi konulması,
* Geçici velayet ve tedbir nafakası,
* Kimlik ve ilgili diğer bilgilerin değiştirilmesi,
* Ayrıca kadın sigortalı değilse ya da sigorta prim borcu olsa dahi koruma kararının geçerli olduğu süre boyunca, sağlık hizmetlerinden sigorta kapsamında yararlanabilir ve ilaçlarınızı sigorta kapsamında alabilir.
Kaynaklar:
• Ural, H, Çabuk Kaya, N. (2018). Kadın Cinayetlerinde Sembolik İktidarın Krizi, Sosyoloji Araştırmaları Dergisi.
• Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi tarafından 2019-2020 ‘Değişen Dünyada Aile’ başlıklı Dünya Kadın İlerleme Raporu.
• Güneş, G. ve Yıldırım, B. (2019). Cinsiyet Temelli Bir Savaş: Kadın Cinayetlerinin Medyada Temsili Üzerine Bir Değerlendirme.
• Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) Verileri.
• Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi tarafından 2019-2020 ‘Değişen Dünyada Aile’ başlıklı Dünya Kadın İlerleme Raporu.
• OECD'nin 2019 Tek Bakışta Toplum 2019 Raporu.
• Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2020 Raporu.
• ABD'de yayımlanan Ulusal Aile İçi Şiddet Hattı'nın Hazırladığı Rapor.
Aile İçi Şiddete Karşı Ulusal Koalisyon (NCADV) Raporu.