Hak savunucuları: Efrin’de işgal politikaları şüpheli ölümleri artırdı

Türk devleti ve çetelerinin işgal ettiği Efrin’de kadınlara yönelik ihlallere ve ‘intihar’ adı altında yaşanan şüpheli ölümlerin artışına dikkat çeken Hehan Elî ile Fatima Lakto, uluslararası kuruluşlara çağrıda bulundu.

RÛBARÎN BEKIR

Şehba – Türk devleti işgal ettiği Efrin kentinde sivillere ve özellikle kadınlara yönelik katliam, şiddet, tecavüz başta olmak üzere birçok insanlık dışı ihlallerde bulunuyor. Türk devleti tarafından Efrin’de işlenen suçlar, insanlarda fiziksel etkilerin yanı sıra psikolojik ve sosyal olarak birçok zorluğun yaşanmasına neden oluyor.

Efrin-Şehba İnsan Hakları Örgütü Üyesi Hehan Elî, Efrin’de Türk devletinin halka dönük uyguladığı insanlık suçlarını ajansımıza değerlendirdi.

‘Türk devleti suç işliyor’

Efrin ve işgal altındaki diğer bölgelerde kadınlara yönelik ihlallerin yaşandığını kaydeden Hehan Elî, “Türk devleti demografik yapı değişikliği, yerli halkı yerinden etmek amacıyla insan kaçırma, katliam, yağmalama, sivil mülklere el koyma ve çok daha fazlasını içeren uluslararası yasa ve sözleşmeleri ihlal eden suçlar işliyor. Efrin'de Türk devletine bağlı çeteler kadınları koruyan uluslararası sözleşmelere rağmen birçok ihlalde bulunuyor. Çeteler, bodrumlarda ve gizli hapishanelerde tecavüz, katliam, işkence, şantaj, yağmalama ve hakaret dahil olmak üzere çeşitli işkence yöntemlerini halka ve kadınlara yönelik uyguluyor. Çeteler ayrıca erkeklere karşı şantaj ve yağmalamayla kadınları bir baskı aracı olarak kullanıyor” şeklinde konuştu. 

‘Efrin'de kaçırılan kadın sayısı bin 200’ün üzerinde’

Hehan Elî, işgalin başlangıcından bu yana kadınlara karşı işlenen suçların istatistiklerine ilişkin ise, “Efrin'de kaçırılan kadın sayısı bin 200’ü aşarken, birçoğunun akıbeti ise henüz bilinmiyor. Gözaltı merkezlerinde ve dışında cinsel şiddete maruz kalan kadınların sayısı 80’e ulaştı. Birçok kadın ve kız çocuğu farklı şekillerde katledilirken, tüm bu suçlar muğlak ve belirsiz kalıyor. Ayrıca kişisel ve ailevi nedenler gerekçe gösterilerek kimi kadınlar ‘namus’ bahanesiyle katlediliyor. Tüm bunların hepsi kadın katliamı olarak belgelendi” ifadelerinde bulundu.

‘Efrin’de son dönemde intihar vakaları ve şüpheli ölümler artıyor’

Efrin'de kadınlar için güvenli bir yaşamın söz konusu olmadığını sözlerine ekleyen Hehan Elî, Türk devleti ve çetelerin yarattığı kaos ortamının kadınlarda psikolojik ve sosyal etkilere neden olduğunu söyledi. Hehan Elî, “Yaratılan bu kaos ortamından dolayı kadınlar ölüm korkusuyla evlerinden çıkamıyor. Çetelerin tarafından şantaja ve kaçırılmaya maruz kalınması insanlarda psikolojik bozukluklara neden oluyor. Efrin’de son dönemde intihar vakaları ve şüpheli ölümler artıyor” dedi.

İşgal toplumun yaşamını değerlerini yok etmeyi amaçlıyor

Zeytin ağaçları için halktan para istendiğini dile getiren Hehan Elî, “Halk, çetelerin işlediği suçlardan dolayı hesap vermediğini söylüyor. Efrin’de çetelerin suçları gün geçtikçe katlanarak artıyor. Ayrıca Efrin’de çocuk yaşta evlendirmelerin önü açıldı. Aileler, çetelerin korkusuyla kızlarını çocuk yaşta evlendirmek zorunda kalıyor. Tüm bu durumlar halkın kültüründen tamamen farklı pek çok toplumsal standardın ortaya çıkmasına neden oluyor. Efrin’deki işgal, psikolojik ve sosyal baskılar oluştururken, intihar, boşanma, çok eşlilik, çocuk yaşta evlilikler de artıyor” sözleriyle yaşanan insanlık dışı ihlallere dikkat çekti.

 

‘Tüm bu ihlallerin amacı kadınları iradesiz bırakmaktır’

Halk Meclisi Üyesi Fatima Lakto ise, Türk devleti ve çetelerinin işgal ettiği bölgelerde birçok insanlık suçunun yaşandığını dile getirdi. Efrin'de kadınlara karşı işlenen suçları belgelemek için çalışan özel kurumlar olduğunu belirten Fatima Lakto, “Tüm bu ihlallerin amacı kadınları iradesiz bırakmaktır. Türk devleti DAİŞ’e karşı zafer elde eden kadınlardan intikam almak istiyor. Efrin'de kadınlara karşı uygulanan şiddet ikiye ayrılıyor. Birincisi kadınların çeteler eliyle maruz kaldıkları işkencelerden kaynaklanan fiziksel şiddet, ikincisi ise psikolojik, sosyal ve sosyal açıdan mağdur oldukları için psikolojik şiddettir” şeklinde konuştu.

Efrin’de son dönemlerde ‘intihar’ adı altında artan şüpheli ölümlerin yaşanan bu ihlallerden bağımsız olmadığına dikkat çeken Fatima Lakto, sözlerini şöyle tamamladı: “Uluslararası insan hakları kuruluşları, Efrin’de sivillere ve özellikle kadınlara yönelik işlenen suçları durdurmalı, kadınların haklarına yeniden kavuşması için Türk devleti ve çetelerine karşı gerekli tutumu gösterilmelidir.”