Gül Teorisi’nden Kadın Devrimi’ne özsavunma 2- ANALİZ

Gül Teorisi ve özsavunma ilkesi bütün kriz alanlarına çözümü içerir. Doğadan, toplumdan, yaşamdan koparılan kadın kendiyle buluştukça doğa, toplum ve yaşamla yeniden buluşur.

Neden ‘Gül Teorisi?’

JİNEOLOJİ AKADEMİSİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kürtlerin, özellikle kadınların varlığını ve özgürlüğünü güvence altına alma mücadelesini “Gül Teorisi” olarak tanımladı. Gül Teorisi ve özsavunma ilkesi bütün kriz alanlarına çözümü içerir. Doğadan, toplumdan, yaşamdan koparılan kadın kendiyle buluştukça doğa, toplum ve yaşamla yeniden buluşur. Jineolojî karanlıkta kalan kadın tarihini ve doğasına aydınlatarak toplum tarihi ve doğasını açığa çıkarmanın bilimi olarak demokratik paradigmanın, üçüncü büyük cinsel kırılma sürecinin bilimi olarak gelişmekte, çözümü içermektedir.

Özsavunma bilinci tarih ve toplum bilinci ile gelişir. Tarihten bugüne kadının ve toplumun nasıl bir yaşam, ilişki, üretim ve sistem yarattığını bilmeyi içerir. Gelişen devletli sistemin, uygarlık boyunca kadına ve topluma dayattığı şiddeti, bu şiddet ve savaşa karşı toplumun ve kadının direnme biçimi ve yöntemlerini bilmeyi gerektirir. Bu bilinçle günümüz ulus-devletini, kapitalist sistemi ve küresel sömürgeciliğinin kadının ve halkların başına neler getirdiğini bilince çıkarmak anlamına gelir. Ulusal, sınıfsal, cinsel sömürünün dincilik, milliyetçilik ve cinsiyetçilik temelinde hangi araç, yöntem ve politikalarla yürütüldüğünün farkındalığı önemli olmaktadır.

Gül özgürlüğü, güzelliği, toplumsallığı, yaşamı, kadını; dikeni bunları korumanın emeği, örgütü, savaşı ve mücadelesini temsil eder. İyi, güzel ve doğru olana ulaşmanın zorlu mücadelesini formüle eder. Dikeni olmadan gül her tür saldırıya, el koymaya uğrayabilir. Gül ve diken ilişkisinde olduğu gibi doğada da güzelliğini, varlığını koruma bütünsel, diyalektik bir ilişki olarak vardır.

1990’lı yıllarda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, kadın özgürlük mücadelesinin temel ilkelerini somutlaştırdığı Gül Teorisi’ne 2000’li yıllarda bilimsel ve felsefik derinlik kazandırdı; gül estetiği, dikeni etiği, ilkeyi temsil ederek ahlaki ve politik toplumun güvenceleri olarak tanımlandı ve şunları belirtti: “Ben Gül Teorisi diyorum… Gül kendini korumak için diken çıkarıyor. Bir gülün, bir bitkinin bile özsavunması vardır. Özsavunma için doğaya, tabiata bakmak bile yeterlidir. Bir gül kadar bile kendimizi özsavunmaya hakkımız yok mudur? Özsavunma kutsaldır” belirlemesi erkek egemen, devletçi, sömürgeci zihniyet ve sisteme, inkar ve imha saldırılarına karşı mücadele zorunluluğunu ortaya koyar.

Xwebûn bilimi olarak özsavunma

Etik-estetik jineolojînin yoğunlaştığı konuların başında yer almaktadır. Kadın özgürlük devrimine, iyi, güzel, doğru yaşamı özgürlük sosyolojisine dayalı geliştirmeye hizmet etmektedir. Xwebûn bilimi olarak özsavunma bilinci, örgütlülüğü ve mücadelesini geliştirmede önemli bir rol oynamaktadır. Xwebûn, özsavunma bilinci ve gücünü örgütlülüğe ve eyleme dönüştürerek gelişir. Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin ilkeleri yurtseverlik, özgür düşünce ve irade, örgütlülük, mücadele ve estetik bu bilincin ve gücün özkaynağıdır.

Kopuş Teorisi, erkek-devletten hem zihniyet hem fiziki anlamda kopuşu içeren xwebûn sürecidir. Kendi teorisini, örgütünü, ilişkisi, eylemi, yaşamı ve toplumsallığını yaratma aşamalarıdır. Erkeği öldürmek kuramı erkeğin devlet ve iktidardan uzaklaşarak demokratik, toplumsal kimliği kazanmasıdır. Özgür eşyaşam devlet ve iktidar alanını daraltarak özgürlükler ve toplumsallık alanını genişleten ağlar içinde yeni yaşam ve ilişkileri kurmaya dayanır. Özgün ve özerk örgütlenme ile kadın ordulaşması, partileşmesi, kadın konfederalizmine, eşbaşkanlık ve eşit temsiliyete alınan yol demokratik siyaset alanında kadın özgürlük çizgisini güvenceye alır. Demokratik, özgür, eşit ilişki, çalışma ve yaşam alanlarına açılan kapıdır. Bu yüzden “Politik alanda kazanmadan hiçbir kazanım kalıcı olamaz” sözü kadın özgürlüğüne giden sürecin yol haritası oldu. 

Kadın özgürlüğünü bütün özgürlüklerin merkezine alan Kürdistan özgürlük mücadelesi ve Kürdistan üçüncü büyük cinsel kırılmanın merkezinde yer almaktadır. Cinsiyetçilik ideolojisinin ilk boyverdiği bu alanda kendini dayatan çözüme paradigmasal bir müdahale gerçekleştirerek sosyal bilimlerin ve sosyal mücadelelerin yönünü belirleme özelliğine sahiptir. Bu zorlu, onurlu bir savaş ve mücadeledir. Devletli paradigma ile demokratik toplum paradigması savaş halindedir. Kürdistan, Ortadoğu ve dünyanın farklı coğrafyalarında gelişen toplumsal mücadelelere öncülük eden, örgütlenen ve direnen kadın kimliği ortaya çıkmıştır. Kadın kimliği cins olmanın ötesinde toplumsal bir kimlik olarak tanımlanmaktadır. Tarihsel ve kültürel kimlik yönü ile tamamlanmakta, kökü ve özüyle yeniden buluşmaktadır. Ulusal, sınıfsal, cinsel, inanç, ırk vb özellikleri ile çoğul kimliğine sahip çıkmakta ve bu çelişkilerin çözümüne yön veren politik özne, yaşam kurucu öge konumuna yükselmektedir.

‘Jin Jiyan Azadi’ devriminin belleği

Kürdistan kadın özgürlük hareketi ve mücadelesi bu alanlardan çıkış yapmaya dönük önemli adımlar atmıştır. Kadını erkeğin ve devletin mülkü olmaktan çıkararak ailecilik ve hanedanlık ideolojisine karşı Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ni ve demokratik sosyalizmi geliştirmiştir. Tarihsel, kültürel ve toplumsal kadın kimliğini tanımlayarak kadını bir cins olarak ele almanın ötesine taşımış ve yarım yüzyıllık mücadele ve gerçekleşen Jin Jiyan Azadî devrimi ile bunu kanıtlamıştır. Özel ve genel evleri yıkarak kadın özgürlük devrimi ve kadın konfederalizmini güvenceli yaşam alanı, sistemi olarak sunmuştur.

Emeğine, bedenine sahip çıkmanın büyük özgürlük mücadelesinden geçtiğini, erkeği dönüştürmek de dahil toplumsal özgürlüğe öncülük misyonu ile tarihsel karakteri ile buluşturmuştur. Kapitalist modernite ve devletli sistemin kadını metalaştırma, kadına karşı büyük komplosunu durdurarak özgürlüğe yaşam alanı açmıştır. Bugün bütün dünyanın etrafında kenetlendiği özgür kadın kimliği ve özgür yaşam umudunun güvencesi olan bir özgürlük savaşı verilmektedir.

Demokratik kadın ulusu kimliğinde buluşmak

Bu mücadele Kürt, Türk, Türkmen, Arap, Çerkes, Asuri-Süryani, Ermeni gibi bütün Ortadoğu halklarını ve kadınlarını kucaklayarak bir Ortadoğu ve dünya devrimine yol alma potansiyeli taşımaktadır.

Sakîne’lerden Berîvan, Zekîye ve Berîtan’lara, Deniz’lere, Jina’lara…

Zîlan’lardan Sema’lara, Rojbin’lere, Şilan, Viyan, Şirin ve Delal’lere, Esmer ve Helbest’lere, Nagîhan ve Gûle’lere, Sara ve Ruken’e, Asya Ali’lere…

Canda, Mizgin, Ronahi’lere, İvana, Lêgerîn ve Helin’lere, Toprak, Sarya ve Ceren’lere…

Silava, Gûle Selma, Arîn ve Reyhan’lara, Zêlal ve Zozan’lara, Hînd ve Sena, Hevrîn ve Zeynep’lere…

Gül Teorisi, kadın devrimine evrilerek dağlardan şehirlere kadının öz ve meşru savunmasını geliştirdi. Özgün ve özerk örgütlenmeleriyle ekonomiden ekolojiye, eğitime, sağlığa, siyasetten savunmaya, diplomasi ve kültüre toplumsal yaşamın bütün alanlarına biriktirdiği jinerjiyle akarak özgür toplumsallığın gelişmesine öncülük etmektedir. Kapatıldığı dört duvardan çıkan kadın yaşam enerjisini açığa çıkarmakta yeniden ahlaki ve politik toplumsallığın öz kaynağına dönüşmektedir.

Rojava kadın devrimi Kuzey ve Doğu Suriye devrimine dönüşerek Kürdistan devriminin yarım yüzyıllık özsavunma deneyimini zihniyet, yaşam, ilişki ve toplumsal inşada özgürlük ahlakı ve kültürüne dönüştürmektedir. Erkek egemen, devletçi ve iktidarcı zihniyete karşı büyük mücadele vermektedir. Sömürgecilere karşı verdiği mücadele kadar geleneksel kadın ve egemen erkek kişiliğini değiştirme uğraşındadır. Eğitim, örgütlenme, bilinç ve eylemle kendini aşma, özgür kadın ve erkeği yurtseverlik kimliğiyle buluşturan çalışmalar yürütülmektedir.

Özsavunma olmadan özgür yaşam olmaz

Kürdistan’ın dört parçasında olduğu gibi dünyanın her köşesine savrulmuş Kürt gerçekliğini kendi özüyle, dili, kültürü, tarihi, direnişi ve özgürlük değerleriyle buluşturma, örgütlü, direnişçi kılma özsavunmanın öz çalışmaları olmaktadır.

Uluslararası komploya karşı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü, paradigması, Jin Jiyan Azadî devrimi etrafında kenetlenen dünya halkları ve kadın gerçeği varlığını ve özgürlüğünü güvence altına almanın temel bir sorun ve ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma ve Kürdistan özgürlük mücadelesi, Rojava kadın devrimi bu güvencenin demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yaşam ve sistemde olduğunu göstermektedir. Demokratik ulus kültürü ve zihniyeti ulus-devlet sistemi ve kapitalist düzenin yarattığı suni sınır, çelişki, çatışma ve kriz alanlarına en yaratıcı ve kalıcı çözüm olmaktadır. Kürdistan, Ortadoğu ve dünya demokratik halklar konfederalizmi, dünya demokratik kadın konfederalizmi ve özsavunması güvenli birey, toplum, yaşam ve ilişkiler sistemi olma yolunda ilerliyor.

Bitti...