Anouar Derneği Başkanı: Deneyimlerimiz uluslararası feminist hareketlere ilham veriyor

Fas’ta kadın hakları derneklerinin mücadelesiyle elde edilen yasal reformların uluslararası feminist hareketlere ilham verdiğini belirten Mona Chammakh, “Deneyimlerimizi aktarırken, diğer ülkelerin ilham verici uygulamalarından da ders almalıyız” dedi.

HANAN HARITE

Fas - Fas’ta feminist mücadele, yalnızca sembolik girişimlerle değil, yasaları gözden geçirebilecek ve insan hakları savunucularını koruyabilecek ortak ve birleşik bir vizyonla mümkün olabiliyor. Kadın hakları, siyasi alanların yanı sıra pek çok farklı alanda ihlal edilmeye devam ediyor. Bu bağlamda, Fas’ta kadın dernekleri hem hakları savunmak hem de kadına yönelik şiddetle ilgili yasaların gözden geçirilmesini sağlamak için aktif çalışmalar yürütüyor. Anouar Eşitlik ve Vatandaşlık Derneği de, cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele etmek ve kadın sorunlarını savunmak amacıyla teknoloji ve dijital sistemleri kullanarak kadınlara destek sağlıyor. Dernek Başkanı Mona Chammakh, Fas’ın reformlar ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusundaki zengin deneyimini hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde paylaşabileceğini ifade ederek, bu deneyimin diğer ülkelerdeki feminist hareketler için de ilham kaynağı olabileceğini vurguladı.

*Fas’ta feminist dayanışmanın, bölgesel ve uluslararası düzeyde kadın haklarını savunma ve kadın sorunlarını destekleme konusundaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadın haklarının ihlali, ister aile içi şiddet, ister ücret ayrımcılığı, ister kadınların karar alma mekanizmalarında yeterince temsil edilmemesi ya da siyasi rollerinin marjinalleştirilmesi biçiminde olsun, dünya çapında yaygın bir gerçekliktir. Bu nedenle, feminist dernekler arasındaki dayanışma yalnızca bir seçenek değil, aynı zamanda zorunlu ve kolektif bir sorumluluk haline gelmektedir. Fas’ta, Anouar Eşitlik ve Vatandaşlık Derneği, 30’dan fazla kadın ve gençlik derneğini kapsayan “Haklar ve Vatandaşlık” ittifakı da dahil olmak üzere çeşitli koalisyonlarla birlikte çalışmaktadır. Bu dernekler, ayrımcılıkla mücadele etmek ve kadın sorunlarının savunulmasında gençlerin aktif katılımını teşvik etmek amacıyla faaliyet yürütmektedir. İş birliği, mevcut kaynaklara bağlı olarak kadınlara ve kız çocuklarına dinleme, rehberlik, refakat, psikolojik ve hukuki destek sağlama ve gerektiğinde barınma hizmetleri sunma gibi doğrudan yardımlarla somutlaşmaktadır. Bu hizmetler ise teknoloji ve dijital sistemler aracılığıyla sunulmaktadır.

Küresel hareketlerden ilham alıyoruz

“Onur Pınarı” koalisyonu gibi kadın ittifakları, kadına yönelik şiddetle ilgili ceza kanununun revize edilmesine önemli katkılar sağlamıştır. Bunun yanı sıra, bizim de içinde bulunduğumuz birçok dernek, yakın tarihli kraliyet konuşmasının ardından Aile Kanunu’nu revize etmekle görevli Kraliyet Komisyonu’na muhtıra ve öneriler sunmuştur. Bölgesel düzeyde ise, Feminist Sivil Toplum Arap Ağı gibi çeşitli ağlar, paralel raporlar yayınlayarak kamu politikalarını etkilemeye katkıda bulunmaktadır. Uluslararası alanda ise Fas dernekleri, Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm kampanyalarına katılmakta ve Birleşmiş Milletler için paralel raporlar hazırlamaktadır. Ayrıca, binlerce cinsel taciz vakasını görünür kılan ve uluslararası feminist dayanışmanın gücünü ortaya koyan #MeToo gibi küresel hareketlerden de ilham almaktayız.

Uluslararası ittifaklar hayati önem taşıyor

Bu çerçevede derneğimiz, cinsel tacize karşı ulusal bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında Fas’ın Kazablanka, Settat, Marakeş ve Safi bölgelerinde saha çalışmaları yürütüldü ve mağdurların haklarını, önleme yöntemlerini, korunma yollarını, bildirim süreçlerini ve yasal takibi açıklayan pratik bir rehber yayımlandı. Bu girişim, bazı Fas üniversitelerinde öğretim üyeleri tarafından not karşılığı cinsel istismara maruz kalan kadın öğrencilerin artışı üzerine hayata geçirildi. Tüm bu deneyimler, Fas’taki derneklerin küresel gelişmelerden bağımsız olmadığını ve kadınların mücadelelerinin evrensel bir nitelik taşıdığını gösteriyor. Kadınlar ister Fas’ta, ister Filistin, Suriye, Sudan, Afganistan’da, isterse Avrupa’da olsun karşılaştıkları zorluklar benzerdir. Bu nedenle hem yerel hem de uluslararası düzeyde ittifaklar ve ağlar kurmak, kadın haklarını savunmada somut ve etkili sonuçlar elde edebilmek için hayati önemde olmaya devam ediyor.

*Sizce sembolik girişimler, kadın haklarını savunmak ve sorunlarını desteklemek için yeterli midir?

Ortak açıklamalar, dayanışma nöbetleri veya basın açıklamaları gibi sembolik girişimler elbette genel ve politik bir öneme sahiptir, ancak tek başlarına yeterli değildir. Bu nedenle, özellikle ulusal ve uluslararası düzeylerde politika değişikliklerini savunmak için pratik ve somut adımlar atılması gerekmektedir. Örneğin, paralel raporlar aracılığıyla yürütülen savunuculuk mekanizmaları, hükümetlerin uygulamalarını izlemeye ve ulusal politikalarını değiştirmeleri için baskı oluşturmaya katkı sağladığı için oldukça etkilidir. Bu raporlar, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi (CEDAW) veya Kadının Statüsü Komisyonu gibi organlara sunulduğunda, kadınların sesinin dünya genelinde duyulmasını ve kadın derneklerinin politika süreçlerini etkileyerek somut değişim yaratmasını mümkün kılar.

*Ulusötesi feminist dayanışmanın önünde hangi zorluklar bulunuyor ve bu zorlukların üstesinden nasıl gelinebilir?

Ulusötesi feminist dayanışma, bir dizi zorlukla karşı karşıyadır. Öncelikle, kültürel engeller önemli bir rol oynar, ülkeler arasındaki sosyal normlar ve değerler farklılık gösterir, bu da Fas’ta avantaj sağlarken başka ülkelerde çekincelere yol açabilir. Ayrıca, modern insan hakları söylemi ile geleneksel anlayış arasındaki dil farkları, ikna ve etkiyi sınırlayan bir bariyer oluşturur. Öte yandan, kaynak açısından sınırlı olan gelişmekte olan ülkelerdeki dernekler ile insani, finansal ve teknolojik kapasitesi yüksek gelişmiş ülkelerdeki benzer kuruluşlar arasında örgütsel farklılıklar bulunmaktadır. Buna ek olarak, bazı Arap rejimlerinde kadın haklarını savunmak için gerekli alanların sağlanmaması ve siyasi irade eksikliği, ulusötesi dayanışmanın önünde ciddi siyasi zorluklar oluşturmaktadır.

Ortak ve birleşik bir vizyon inşa edilmeli

Devlet kurumları ile sivil toplum arasındaki zayıf koordinasyon, çalışmaların etkinliğinin net bir şekilde ölçülmesini güçleştirmektedir. Bu nedenle, birleştirici ve ortak çabalar daha etkili sonuçlar doğuracaktır. Bu doğrultuda, Anouar Derneği, Haklar ve Vatandaşlık İttifakı ile iş birliği içinde, koordinasyon sorunlarını çözmeyi ve paydaşlar arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen “Herkes ve Haklar İçin Teknoloji” adlı bir proje başlatmıştır. Bu zorlukların üstesinden gelmek için ise yasaları gözden geçirebilecek, insan hakları savunucularını koruyabilecek ve etkili, sürdürülebilir bir savunuculuk sağlayabilecek ortak ve birleşik bir vizyonun inşa edilmesi gerekmektedir.

*Sonuç olarak, Fas dernekleri sahip oldukları uzmanlık ve birikimli deneyimleri diğer ülkelerdeki kadınlara aktararak önemli bir rol oynayabilir mi?

Açıkça görülüyor ki, Fas sivil toplumu, özellikle kadın hakları dernekleri, yıllar içinde önemli ve zengin bir deneyim biriktirmiştir. Bu birikim, 2004 yılında Aile Kanunu’nun reformuna öncülük etmiş ve 2011 Anayasası ile kadınların haklarını güvence altına alan hükümler çerçevesinde, kanunun kapsamlı şekilde revize edilmesi için yeni çalıştaylar başlatılmasını mümkün kılmıştır. Ayrıca, kamu politikalarında toplumsal cinsiyet yaklaşımını benimseyen hükümet planları ve 2018’de çıkarılan 103-13 sayılı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kanunu gibi reformlar, Fas’ın reform sürecindeki ilerlemeyi göstermektedir. Tüm bu deneyimler, diğer ülkelerdeki kadınlara ilham verebilecek ve onların hak mücadelesine katkı sağlayabilecek değerli bir bilgi ve deneyim kaynağı oluşturmaktadır.

Dijital araçlar etkili bir şekilde kullanılmalı

Bu deneyim, kültürel farklılıklar ve yerel bağlamlar gözetilerek bölgesel ve uluslararası paylaşım için son derece uygundur. Fas’taki insan hakları örgütleri, bu deneyimleri aktarırken, pratik rehberler, raporlar ve kampanyalar gibi araçları kullanarak bunları nasıl değerlendireceklerini ve geliştireceklerini öğrenmede önemli bir rol oynayabilir. Bu yaklaşım, yüksek düzeyde bir profesyonelliği yansıtır. Ayrıca, bu örgütler, bölgesel veya uluslararası kampanyalar başlatarak ve dijital araçları etkin biçimde kullanarak güncel ihtiyaçlara yanıt verecek yeni yöntemler geliştirebilirler.

Ancak, bu çalışmaların büyük ölçüde gönüllülük ve aktivist çabalarına dayandığı ve bu nedenle profesyonellik ile uluslararası standartları tam olarak karşılamaktan uzak olduğu da vurgulanmalıdır. Bu durum önemli bir zorluk yaratmaktadır: Sürekliliği ve sürdürülebilirliği nasıl güvence altına alabiliriz? Bu nedenle, yalnızca gönüllü katkıları değil, aynı zamanda profesyonel kapasiteyi de destekleyecek insan kaynaklarına yatırım yapmak ve özellikle dijital alanda yeni mekanizmalar geliştirmek artık zorunlu hale gelmiştir.

Latin Amerika deneyimleri yol gösterici olabilir

Ayrıca, bu iş birliği Güney-Güney dayanışması çerçevesinde güçlendirilmelidir. Faslı kuruluşlar sadece kendi uzmanlık ve deneyimlerini paylaşmakla kalmamalı, aynı zamanda diğer ülkelerin deneyimlerinden de öğrenmelidir. Örneğin, sınırlı kaynaklarına rağmen önemli yenilikler gerçekleştiren Latin Amerika’nın deneyimleri bu açıdan yol gösterici olabilir. Bu nedenle, deneyim paylaşımı iki yönlü olmalıdır: Fas, birikmiş ve zengin deneyimlerini aktarırken, diğer ülkelerin ilham verici uygulamalarından da ders almalıdır. İşte feminist insan hakları çalışmalarını daha güçlü ve etkili kılan unsur da budur.